Devletler Arası Gerginlikler

Soğuk Savaş'tan bu yana artık geride bırakıldığı düşünülen devletler arası gerginlikler her yeni örnekte kendini hissettiriyor.

Uluslararası siyasette neredeyse her gün yeni krizler patlak veriyor. Yeni yeni gündem maddeleri karşımıza çıkıyor. Uzak Asya’dan Ortadoğu’ya kadar her bölgede gerginlik var. Bu bölgelerin her birinde terör ve göç gibi sorunlar olmakla beraber yeni dönemde bunlara yeni tür sorunların eklendiğini görüyoruz. Doksanlarda pek karşımıza çıkmayan türden sorunlar.

Devletler arası gerilimlerin sayısı artıyor.

Maalesef ne liderler ne de gözlemciler bu yeni olguya hak ettiği değeri veriyor. Muhtemelen geçici olduğunu düşünüyorlar. Veya belki de herkes bu geniş olgunun kendisini ilgilendiren kısmıyla ilgilendiği için farklı örnekleri bir bütün halinde düşünemiyor. Veya belki de sadece bir umutla göz ardı ediliyor.

Çünkü devletler arası gerilimlerin kronik bir sorun haline dönüşmesi pek tercih edilebilecek bir durum değil. Aksine savaş tehlikesini artıracağı için hepimizin rahatsız olacağı bir gerçektir. Kötüyü düşünmek istemeyen tarafımız bu gerçekliği tanımaktan kaçıyor olabilir.

Fakat gerçekliğin tekrar ve tekrar ortaya çıkmak ve kendini bastırmak gibi bir karakteri vardır. Siz ondan kaçsanız da o sizin peşinizi bırakmaz. Soğuk Savaş’tan bu yana artık geride bırakıldığı düşünülen devletler arası gerginlikler her yeni örnekte kendini hissettiriyor.

Biz özellikle Türkiye’de son dönemde birçok kriz yaşadığımızdan bu sorunların sadece bizim başımıza geldiği eğilimini geliştirdik. Sadece bizim komşularımızla aramız bozuk zannediyoruz. Çünkü son yıllarda birçok komşumuzdan ve müttefikimizden tehdit hissetmeye başladık.

Amerika ile sorunluyuz. Çünkü gözümüzün içine baka baka PKK’nın yan kuruluşuna ağır silah ve eğitim veriyor. Bir oldu bittiye getirip Suriye’nin kuzeyinde bir terör devleti kurulması ihtimalini destekliyor. Avrupalı müttefiklerimiz farklı mı? Değil. Almanya başta olmak üzere birçok Avrupalı ülke hem teröre kol kanat geriyor hem de Türkiye’yi zorlamak için her türlü yolu deniyor.

Rusya ile büyük bir krizi atlattık ama hiç güven vermiyor. İran her zamanki gibi.

Karını diğer Müslümanların zararında görmeye devam ediyor. Her türlü çekişmenin içinde her türlü düzensizliğin savunucusu ve sponsoru. Suudi Arabistan Katar meselesinde bile Türkiye’ye karşı olan tavrını merkezi bir konuma oturttu.

Güneyimizdeki iki komşu ülke resmen ve fiilen çöktü. İçindeki bir sürü unsur Türkiye karşıtı. Örneklerin sayısını daha da artırabiliriz. Bu liste bizi karamsarlığa sürükleyebilir. Doğru fakat sadece bizim başımızda olmadığını da bilmek lazım.

Amerika’nın bizimle arası açık da Almanya ile çok mu iyi? Hayır. İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana ilişkiler ilk defa bu kadar kötü bir seviyeye düştü. Aynı Amerika Rusya ile de kapışmanın eşiğine geldi. Birbirlerinin diplomatlarını sınır dışı ediyorlar.

Ticareti kesmenin eşiğine geldiler.

Öte taraftan Almanlar ile Ruslar özellikle Ukrayna ve Doğu Avrupa üzerinden yaşadıkları gerilimin daha da ısınacağı günlere hazırlık yapıyorlar. Almanya İngiltere’yi de rahatsız ediyor. Brexit ise Almanya ve Fransa’yı endişelendiriyor. Çin ve Amerika zaten yıllardır soğuk bir gerilimin iki tarafı.

Dönün gelin Ortadoğu’ya. İran bizimle kavgalı ama Suud ile barışta mı?

Bugün Yemen’de açık açık savaşıyorlar.

Körfez ülkeleri daha Katar krizinin içinden çıkamadı.

Zaten diğer Ortadoğu ülkelerini saymaya bile gerek yok. Onların hepsi kendi içlerinde bile boğuşmayı bitiremiyor. Ama hepsinin komşularıyla da gerginlikleri var.

Yani kısaca şunu söylemek lazım.

Klasik jeopolitik geri dönüyor. Soğuk Savaş sonrası dünyanın batı merkezli liberal hayali çöktü.

Devletler arası gerilimler çok taraflı olarak tırmanıyor.

[Takvim, 09 Ağustos 2017]

Etiketler: