Demokrasi Nöbetlerinin Halet-i Ruhiyesi

Demokrasi nöbetleri, pratikte bir tehlikenin varlığını önceleyen bir duruşa işaret etmenin yanı sıra halkın darbeye karşı duruşunu da sembolleştiren bir etkiye sahip. İnsanlar meydanları doldurarak demokrasiye ve anayasal meşru hükümete sahip çıktıkları mesajını her gece tazeliyor.

15 Temmuz 2016 akşamı Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) tarafından gerçekleştirilen darbe girişiminin ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısıyla halk meydanlara indi. Bu andan itibaren başlayan demokrasi nöbetleri darbecilerle mücadelede gösterilen kararlılığı güçlendirdi ve girişimin başarısızlığa uğramasını sağladı. Üzerinden yaklaşık iki hafta geçmesine rağmen  bu nöbetler ülkenin dört bir yanında devam ediyor.

Demokrasi nöbetleri, pratikte bir tehlikenin varlığını önceleyen bir duruşa işaret etmenin yanı sıra halkın darbeye karşı duruşunu da sembolleştiren bir etkiye sahip. İnsanlar meydanları doldurarak demokrasiye ve anayasal meşru hükümete sahip çıktıkları mesajını her gece tazeliyor. Bu noktada toplumun gösterdiği refleksin kodlarının neler olduğunun ortaya konulması hem girişimin toplumdaki karşılığının görülmesi hem de gelecekte benzer hareketlere ilişkin verilebilecek tepkilere ışık tutması noktasında önemlidir. Bu çerçevede darbe girişiminin hemen ertesinde SETA tarafından bir saha çalışması başlatılmış ve demokrasi nöbetlerinde yer alanlarla çeşitli görüşmeler yapılmıştır. Ankara, İstanbul, İzmir, Adana, Sakarya ve Trabzon illerinde yüz yüze görüşmeler gerçekleştirilmiş ve elde edilen bulgular değerlendirilmiştir. Bu bulgular iki bağlam içinde ele alınarak yorumlanmıştır. Bunlardan ilki darbe girişiminin olduğu “15 Temmuz gecesi yaşananlar”, “15 Temmuz sonrası süreç” ve “darbe girişimi ile hesaplaşılmasına” ilişkin cevaplarla elde edilen çerçevedir. İkincisi ise meydanlara hakim olan ruh halini ortaya çıkarmayı amaçlayan gözlemlerin aktarılmasıdır.

Hemen hemen bütün katılımcılar darbe girişiminin arkasında FETÖ’ye destek veren dış güçlere işaret etmekte, terör örgütünün başı Fethullah Gülen’i himaye eden Amerika Birleşik Devletleri’ni (ABD) suçlamaktadır. Bunun dışında katılımcılar Avrupalı ülkelerin medya organlarında girişimin yaşandığı gece ve sonrasında çıkan haberlerin kasıtlı ve önyargılı olduğunu da ifade etmişlerdir.

Meydanlarda yer alanların çoğunluğunu AK Parti taraftarları oluşturmakla birlikte hatırı sayılır bir oranda MHP, seyrek de olsa CHP taraftarları da demokrasi nöbetlerine katılmaktadır. Bu tablonun oluşumunda özellikle ülkücülerin darbe karşıtı tavrının etkili olduğu görülmektedir. Bazı illerdeki katılımcılar arasında CHP’nin yaklaşımına karşı güvensiz bir bakışın olduğu da gözlenmiştir.

FETÖ’den Ayıklanan TSK’ya Güven Artar

Darbe girişiminin Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) içinde yuvalanmış bir terör örgütü tarafından yapılması, akıllara toplumun TSK’ya bakışında bir değişikliğe neden olup olmadığını getirmektedir. Katılımcılar büyük oranda TSK’nın geriye kalan kısmı ile terör örgütü mensuplarını birbirinden ayırmakta, bunların ayıklanması  ile TSK’nın itibarında ve ona duyulan güvende bir artış olacağını belirtmektedir. Bununla birlikte TSK’nın geçmişte ideolojik davrandığını düşünen bazı katılımcıların ise daha temkinli yaklaştıkları da görülmektedir. TSK’nın içinden böyle bir girişimin ortaya çıkması bazı katılımcılar açısından girişim sonrası süreçte bir “güvenlik zafiyeti” doğabileceği algısını hakim kılmış gözükmektedir. Ancak yine önemli bir kısım katılımcı başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere hükümetin böyle bir zafiyete imkan vermeyeceğini söylemektedir.

Bütün katılımcılar darbe girişimi ile kesinlikle hesaplaşılmasını istemekte, bunun hukuk kuralları çerçevesinde ve adil yargılamalarla yapılması gereğini de vurgulamaktadırlar. Ancak verilecek olan cezaların bu tip girişimlerin tekrarlanmaması için caydırıcı nitelikte olması gerektiğini savunmaktadırlar. Bu çerçevede öne çıkan başlıca cezanın müebbet hapis (ömür boyu hapis) ve idam cezası olduğu görülmektedir.

Darbe girişiminin ardından siyasal iktidarın verdiği mücadelenin oldukça başarılı olduğu ve bunun FETÖ tehdidi ortadan kaldırılıncaya kadar sürdürülmesi gerektiği yönünde katılımcılar arasında çok güçlü bir uzlaşının olduğu görülmektedir.

Meydanlardan Gözlemler

Demokrasi nöbetlerinde bir araya gelen insanların kolektif tavrını ortaya koyması açısından nöbetler sırasında meydanlardaki katılım, çalınan şarkılar/marşlar, atılan sloganlar ve açılan pankartların önemli ipuçları verdiği belirtilmelidir. Bu çerçevede işaret edilmesi gereken önemli bir husus başta İstanbul ve Ankara olmak üzere darbe girişiminde halk ile darbecilerin daha yoğun biçimde karşı karşıya geldiği ve çatıştığı illerde demokrasi nöbetlerine katılımların daha yüksek olduğu ve halkın daha uzun süre meydanlarda kaldığıdır.

Demokrasi nöbetlerinde bütün meydanlarda insanların bir şenlik havası içinde hareket ettiği belirtilmesi gereken önemli bir husustur. Bu çerçevede kalabalıklar atılan sloganlara ve söylenen şarkılara/marşlara coşkulu bir biçimde eşlik etmektedir. Bazı illerde belediyelerin, çeşitli sivil toplum kuruluşlarının halka yiyecek ve içecek ikramında da bulundukları gözlenmiştir.

Yine meydanlarda dikkat çeken başka bir vurgu Türk bayrakları eşliğinde Cumhurbaşkanı Erdoğan için atılan destek sloganlarıdır. Ayrıca, “Demokrasi bizimdir bizim kalacak”, “Şehitler ölmez vatan bölünmez”, “Ya Allah, Bismillah, Allahuekber”, “Vatan sana canım feda” ve “Tek millet, tek bayrak, tek vatan” en çok atılan sloganlar olarak dikkat çekmektedir. Bunlar dışında hemen hemen bütün meydanlarda şehitler için dualar edilmekte ve Kur’an-ı Kerim okunmaktadır. Ayrıca mehter marşları çalınmakta ve ilahiler söylenmektedir. Dombra, Türkiye’m, Diriliş dizisi müziği ise en çok çalınan şarkılar arasındadır

[Kriter, 1 Ağustos 2016]

Etiketler: