Çin İle Ekonomik İlişkileri Güçlendirme Fırsatı

Gelişmiş ülke olma potansiyeli taşıyan, bazı alanlarda benzer sorunları ve hedefleri olan Türkiye ve Çin’in ekonomik ve ticari ilişkilerini güçlendirebilecek birçok alanın olduğu ortada.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mayıs ayındaki yoğun yurtdışı trafiği içerisinde Çin’e önemli bir ziyaret gerçekleştirdi. Aynı ay içerisinde Çin ve Hindistan’a yapılan iki ziyaret Türkiye’nin Asya ile ekonomik ilişkilerini güçlendirmesi açısından kritik öneme sahipti. Türkiye, Turgut Özal döneminden 2002’ye kadar dış ticaret ve uluslararası yatırımlar alanında yönünü sadece Avrupa’ya çevirmişti. Uluslararası ekonomide belli bir bölgeye yüksek derecede bağımlı olmak, o bölgedeki siyasi ve ekonomik şoklara karşı ekonominizi kırılgan hale getirir. Türkiye, 2002-2012 yılları arasında Orta Doğu ülkeleri ve Rusya ile ilişkilerini güçlendirerek dış ticaret ve uluslararası yatırımlar alanında yelpazesini genişletti; Avrupa’ya olan bağımlılık belli ölçüde azaldı. Ancak, 2012’den sonra yaşanan jeopolitik gelişmeler ve petrol fiyatlarında yaşanan dalgalanmalar Orta Doğu ve Rusya pazarlarının ciddi ölçüde daralmasına neden oldu. Bu gelişmeler sonrasında Türkiye’nin yeni pazarlara açılması daha da önem kazandı. Bu durumun farkında olan Cumhurbaşkanı Erdoğan; Asya, Afrika ve Latin Amerika bölgelerine daha fazla önem vermeye başladı. Çin seyahatini de bu bağlamda değerlendirmek gerekiyor.

11 trilyon dolar gayrisafi yurtiçi hasılası (GSYH) ile dünyanın en büyük ikinci ekonomisi olan Çin; Almanya ve Rusya ile birlikte Türkiye’nin en büyük ticaret ortaklarından biridir. Türkiye ile Çin arasındaki ekonomik ve ticari ilişkiler, 2000’lerin başından bu yana düzenli bir gelişme gösteriyor. Artan ekonomik ilişkilerin Türkiye ekonomisine olumlu etkileri olmasına rağmen, Çin’e karşı verdiğimiz dış ticaret açığı her geçen yıl artıyor. Türkiye, 2016’da Çin’den 25,4 milyar dolarlık ithalat gerçekleştirirken, Çin’e 2,4 milyar dolarlık ihracat yaptı. Bir başka ifade ile Türkiye, Çin’e sattığı her 1 dolarlık ürün karşılığında yaklaşık 10 dolarlık ürün alıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın altını çizdiği üzere, bu durum sürdürülebilir değildir. Çin ekonomisinin gelişimini göz önünde bulundurduğumuzda, ticaret açığının kısa ve orta vadede kapanması mümkün gözükmüyor. Bu bağlamda, Türkiye-Çin ekonomik ilişkilerinin güçlendirilmesi ve sürdürülebilir bir hal alması için Çin’den Türkiye’ye yapılacak doğrudan yatırımların artırılmasına yönelik adımlar hızlandırılmalıdır. Bu bağlamda, Cumhurbaşkanı ve beraberindeki heyetin resmi temasları sırasında Türk ve Çinli şirketler ortak teknoloji geliştirmeye yönelik anlaşmalar imzaladılar.

İPEK YOLU’NUN ÖNEMİ

Ziyaret sırasında ekonomiyle ilgili asıl gündem maddesi İpek Yolu Projesi oldu. İpek Yolu Projesi, Çin’in uluslararası ölçekteki en stratejik projesidir. Asya ile Avrupa arasındaki ekonomik ve ticari ilişkileri güçlendirecek bu projenin karayolu ve demiryolu bağlantıları Türkiye’den geçecek. Bu proje milyarlarca dolarlık karayolu ve demiryolu yatırımlarını beraberinde getirecek. Çin, İpek Yolu Projesi’nin hızlandırılması adına Türkiye’den önemli destekler bekliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ziyaret sırasında bu tarihi projeyle ilgili Türkiye’nin Çin ve güzergahtaki diğer ülkelerle birlikte çalışma isteğini ortaya koydu.

Çin’in uluslararası çapta bir diğer büyük projesi Asya Altyapı Yatırım Bankası’dır. Türkiye’nin de kurucu olduğu bu bankanın bir anlamda Dünya Bankası’na alternatif olması hedefleniyor. Türkiye’nin bu bankanın gelişmesine ve kurumsallaşmasına yönelik vereceği destek, Türkiye ile Çin arasındaki ilişkileri güçlendirecektir. Türkiye’nin bu sayede büyük altyapı projelerine finansman bulma konusunda eli güçlenebilir.

ORTAK YATIRIM ALANI: AFRİKA

Çin’in Afrika ülkelerine yapmış olduğu yatırımlar hızla artmaktadır. Türkiye’nin de Afrika’ya karşı son dönemde artan bir ilgisi var. Afrika’ya yapılan yatırımların bölge ülkelerinin gelişmesine gerçek anlamda katkı sağlaması için Türkiye ve Çin’in ortak projeler gerçekleştirmesi faydalı olabilir. Afrika ülkelerinin gelişmesinin önünü açmak, hem küresel yoksulluğun/eşitsizliğin azaltılması, hem de küresel ekonomiye dinamizm kazandırılması açısından önemlidir. Batılı ülkelerin yüzyıllardır köle ticaretinden doğal kaynaklara kadar çeşitli şekilde Afrika’yı sömürmeleri Afrikalıların yabancı yatırımlara karşı haliyle ihtiyatlı olmasına neden oluyor. Türkiye ve Çin’in yapacakları ortak yatırımlar ve projeler, Afrika’ya “kazan-kazan” strateji ile yaklaşmanın ne derece etkili sonuçlar doğurabileceği ile ilgili dünyaya örnek teşkil edebilir.

Gelişmiş ülke olma potansiyeli taşıyan, bazı alanlarda benzer sorunları ve hedefleri olan bu iki ülkenin ekonomik ve ticari ilişkilerini güçlendirebilecek birçok alanın olduğu ortadadır. İki ülke lideri bu işbirliğini geliştirerek sürdürülebilir bir zemine taşımak istiyorlar. Bunu gerçekleştirebilmek için bu aşamadan sonra yapılması gereken bürokratların ve iş adamlarının, liderlerin ortaya koymuş olduğu perspektiften bakarak ilişkilerin güçlendirilmesi adına somut adımların atılmasına yardımcı olmalarıdır.

[Sabah Perspektif, 20 Mayıs 2017]

Etiketler: