CHP ve FETÖ Tarzı Siyaset

SEÇİM sürecinde kalan günlere baktığımızda seçim meydanlarında polemiklerin artma eğilimde olduğunu görüyoruz. Polemikler bazı siyaset yorumcuları ve gözlemcileri tarafından hoş görülmez.

SEÇİM sürecinde kalan günlere baktığımızda seçim meydanlarında polemiklerin artma eğilimde olduğunu görüyoruz. Polemikler bazı siyaset yorumcuları ve gözlemcileri tarafından hoş görülmez. Tamamen ağız dalaşları, laf yetiştirmeler üzerine kurulu bir seçim dönemi tabii ki arzu edilen bir şey değil ancak ölçüsü içerisinde atışmalar, sataşmalar da işin tabiatı gereği kaçınılmaz. Yeter ki polemikler bel altına inmesin, aileler, özel hayat, kaset ve ses kaydı gibi FETÖ usulleri devreye girmesin.
Peki polemik yapmak adaylar için akıllıca bir strateji mi?
Bu sorunun her aday için farklı cevabı var. Polemikler ve sataşmalar adayların ve partilerin mevcut seçmen kitlesini bir arada tutmasına, konsolide etmesine, moralini yükseltmesine yardımcı olur. Seçmen oy vereceği adayın ve liderin altta kalmamasından, rakibinin ‘ağzının payını vermesinden’ hoşlanır. Lider etrafında kenetlenir, daha keskinleşir, kararlılık seviyesi artar.
Hal böyle olunca akıllı bir strateji gibi gözüküyor ancak unutmamak gereken başka bir şey daha var.
Polemikler ve atışmalar adayların kendi tabanını keskinleştirirken rakip tabanı da kenetler. Polemik yaparak kendi potansiyel seçmeninizin kararlılığını arttırır diğer parti ve adaylara meyletmesinin önüne geçersiniz. Ancak rakip tabanla aranızdaki mesafeyi de arttırırsınız. Onlardan oy almanız o derece zorlaşır.
Seçim sürecine bu bilgiler ışığında bakınca mevcut polemik dilinin Muharrem İnce’nin aleyhine çalıştığını söyleyebiliriz. Sosyal medyada gaza gelmeye pek meraklı olan genç seçmenini bir arada tutabilir, yıllardır CHP’li ve yırtıcı bir adaya hasret olan tabanın özlemini dindirebilir, gönüllere su serpebilir, ‘oh olsun’ duygusu yaşatabilir. Tüm bunlar CHP tabanındaki popülerliğini şüphesiz daha fazla arttıracaktır.
Ancak İnce cumhurbaşkanı olmak istiyorsa CHP tabanının yanında AK Parti’ye oy veren en az yüzde 50’lik dilimden de oy almak zorunda. Kullandığı polemikçi dil avantajlarına rağmen İnce’yi oy çalmak zorunda olduğu seçmen kesimlerinden uzaklaştırıyor.
Özelikle seçmeni ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın arasındaki kuvvetli bağ göz önüne alındığında durum daha farklı bir hal alıyor. Seçmeni Erdoğan’ı kendisi ile özdeşleştiriyor. Ona yapılmış saldırıyı ve hakareti üzerine alınıyor. Erdoğan mağdur edildiğinde kendisi mağdur olmuş gibi hissediyor.
Erdoğan sevindiğinde seviniyor, üzüldüğünde üzülüyor. AK Parti’den memnuniyetsizliği olsa da Erdoğan’a toz kondurmuyor, laf söyletmiyor.
Dolayısıyla Erdoğan’a saldırarak AK Parti tabanından oy almak neredeyse imkansız.
İnce özelinde polemik siyasetinin bir diğer sakıncası ise İnce’nin kişiliği ile alakalı. Öfkesini kontrol etmekte zorlanan, nasırına basılınca kontrolünü kaybeden bir siyasetçi Muharrem İnce.
Polemik yapmak için hazırcevaplık kadar çelik gibi sinirlere sahip olmak da gerekiyor. İnce’nin bu konuda karnesinin pek parlak olmadığı, öfkesine mağlup olduğu ve sözlerinin kontrolünü yitirdiği bilinen bir gerçek.
Nitekim öyle de oldu…
Cumhurbaşkanı Erdoğan İnce’nin erotik içerikli ve karikatür kıvamındaki ‘şiir’ kitabını gündeme getirince İnce kelimenin tam anlamı ile kontrolden çıktı. Şiirle ve edebiyatla iç içe olması ile bilinen Erdoğan’ın şiirden anlamadığını, cahil olduğunu söyledi. Üstüne, ‘Bu konuda benim üstüme gelirsen, eski defterleri karıştırırım ve pişman olacağın şeyler açıklarım’ diyerek tehdit etti.
Bu tarz çokça FETÖ’yi çağrıştırıyor. Bir siyasetçiyi kaset, ses kaydı veya özel hayata dair şeylerle tehdit etmek ve böylece siyaseti dizayn etmeye çalışmak FETÖ’nün kullandığı bir yöntem. Tıpkı Deniz Baykal’ın kasetle genel başkanlıktan düşürülüp yerine Kılıçdaroğlu’nun gelmesi gibi.
Öyle gözüküyor ki FETÖ tarzı siyaset CHP’de gelenek haline gelmiş..

[Takvim, 20 Haziran 2018]

Etiketler: