Brexit’te Mutlu Son: Ayrılsak da Beraberiz

Türkiye-Britanya ilişkileri açısından Brexit sonrası bardağın dolu tarafının, boş tarafından daha fazla olduğu söylenebilir. Aynı değerlendirmeyi AB-Türkiye ilişkileri açısından söylemek mümkün değildir. 

Brexit, yani Britanya’nın Avrupa Birliği (AB) üyeliğinden ayrılması meselesi, 2016’dan bu yana Britanya siyasetinin en öncelikli tartışma konusu haline geldi. Britanya Başbakanı David Cameron’ın 2016 yılında gündeme taşıdığı Brexit halk oylaması, 23 Haziran 2016 tarihinde Britanya nüfusunun yarıdan biraz fazlasının (%51,89) desteği ile onaylandı. Brexit’in, Britanya açısında oluşturduğu siyasi ve ekonomik belirsizliklere ve risklere rağmen, geçen zaman içinde Britanya halkının Brexit’e olan desteğinde kayda değer bir düşüş olmadı. Aksine Başbakan Boris Johnson, Brexit’in oluşturduğu kaldıraç etkisi ile 2019 parlamento seçimlerinde büyük bir zafer kazandı. Johnson 650 sandalyeli parlamentoda 365 sandalye kazanarak önemli bir momentum ile Brexit müzakerelerine başladı.

Çok tartışmalı geçen ve koronavirüs pandemisinin gölgesinde kalan Brexit müzakereleri, 24 Aralık’ta anlaşma ile neticelendi. Balıkçılık, sınırların kontrolü ve denetimi, Kuzey İrlanda’nın İrlanda ile olan sınırın durumunun ne olacağı ve üçüncü taraflarla yapılacak ticari anlaşmaların oluşturacağı belirsizlikler gibi konularda zorlu müzakereler yapıldı. Oldukça karmaşık ve tartışmalı geçen Brexit müzakereleri, AB’nin geleceği açısından da hassas bir öneme sahiptir. AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen bir yandan birliğe üye ülkelerin haklarını savunmaya çalışırken diğer yandan da birlikten ayrılmanın muhtemel muhataplar açısından daha maliyetli hale getirmeye çalışmaktaydı. Böylece AB’den ayrılmayı cazip bir seçenek olarak gören kesimlere de bir mesaj verilmiş olacaktı. Bütün risklere ve tartışmalara rağmen Brexit konusunda uzlaşıya varıldı ve taraflar 31 Aralık’tan önce bir anlaşma üzerinde mutabık kaldılar. Bu anlaşma Britanya parlamentosunda onaylanmasının ardından hayata geçecek. Taraflar anlaşmaya varılabilmiş olmasını bir zafer olarak değerlendiriyorlar.

Eğer taraflar arasında 31 Aralık 2020 tarihine kadar bir anlaşmaya varılamamış olsa idi anlaşmasız Brexit seçeneği devreye girebilirdi. Bu seçenek özellikle Britanya ekonomisi açısından bir belirsizlik hatta kaos ile neticelenebilirdi. Böylesi bir yıkımın zaten kırılgan olan Avrupa piyasalarına da olumsuz yansımaları olurdu. AB kanadının, Britanya’yı cezalandırmak istemesine rağmen taraflar arasındaki 680 milyar euroluk ticaret hacmini riske atmamak açısından anlaşma sağlanabildi. Britanya Başbakanı Boris Johnson anlaşmayı ülkesi için bir zafer olarak tanımladı ve hedeflerine ulaştıklarını açıkladı. AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ise Britanya ile ilişkilerinin güvenilir bir partner olarak devam edeceğini ve ortak hedefler konusunda omuz omuza çalışmaya devam edeceklerini belirtti. Artık Brexit sayfasını kapatarak yeni bir bakış açısı ile geleceğe odaklanmanın vakti olduğunu vurguladı. Von der Leyen’in açıklamaları aslında AB kanadının anlaşmasız Brexit’in oluşturabileceği riskleri ortadan kaldırmak için tavizler verdiği anlamına gelmekteydi. Britanya tarafı özellikle balıkçılık ve serbest ticaret konularında önemli kazanımlar elde etti.

Anlaşmaya göre Britanya, AB üyesi ülkeler ile gümrük ve kota kısıtlamaları olmaksızın ticari ilişkilerine devam edebilecek. Bu madde Britanya açısından en önemli kazanım olarak görülmekte. Britanya tarafı üretim ve ticaret konularında AB standartları ve mevzuatına uymaya devam edecek. Anlaşma ile malların ve hizmetlerin serbest dolaşımı büyük ölçüde garanti altına alınmış olsa da işgücü piyasasında benzer bir durum söz konusu olmayacaktır. Britanya açısından en önemli başlıklardan birini oluşturan bu madde ile doktorluk, hemşire, dişçi, mimar, mühendis gibi meslek sahipleri bundan böyle iş aradıkları ülkelerde belirli kısıtlamalar ile karşılaşacaklar. Britanya vatandaşları ve AB vatandaşları bundan sonra 90 günden fazla sürebilecek seyahatlerinde vize almak durumunda kalacaklar. Britanya Başbakanı Boris Johnson, Brexit anlaşmasını egemenliğin yeniden tesisi olarak ifade etti.

Anlaşmanın ardından hem AB hem de Britanya Noel tatiline derin bir nefes alarak girdiler. Britanya’da çok sayıda çalışanı ve öğrencisi bulunan Romanya, Polonya, Bulgaristan ve Yunanistan gibi ülkeler anlaşmadan olumsuz etkileneceklerinden dolayı rahatsızlık duymaktadırlar. Bu ülkeler Britanya’dan dolaylı olarak edindikleri çalışan gelirlerinden mahrum kalacaklardır. Dış politika, güvenlik ve dış ilişkiler gibi önemli konular Brexit anlaşmasının içinde yer almamıştır. Bu durum söz konusu başlıkların göz ardı edileceği anlamına gelmemektedir. Taraflar ilk aşamada krize neden olabilecek konularda uzlaşmaya varmışlar ve muhtemel bir kaosu önlemişlerdir ve diğer konuların daha yapıcı bir şekilde ele alınabilmesine bir çerçeve çizmişlerdir. Brexit sonrası ortaya çıkan AB-Britanya birlikteliği her iki taraf açısından da ne mutlak daha avantajlı ne de mutlak daha kötü sonuçlar ortaya koyacaktır. Her iki tarafta da Brexit’ten olumlu ve olumsuz etkilenen taraflar olacaktır.

Brexit anlaşmasının imzalanması ile AB ile Britanya arasında yeni bir ilişki biçimi ihdas edilmiş olacaktır. Bu ilişki biçimi özellikle Türkiye gibi birliğe tam üyelik hedefini muhafaza etmekle birlikte yakın vadede böyle bir hedefe ulaşmayı beklemeyen bir aktör açısından örnek teşkil edebilir. Birliğe üye olduğu günden bu yana AB’nin derinleşmesi çalışmalarına karşı çıkan Britanya en nihayetinde kendisi açısından yeni ve bir ilişki biçimi oluşturabilmiştir. AB’den ayrılmıştır, birlik üyeliğinin sağladığı bazı avantajlardan vaz geçmek karşılığında kilit konulardaki egemenliğini tahkim etmiştir. Türkiye, Britanya’nın AB’den ayrılması ile birliğe tam üyelik mücadelesi içerisinde önemli bir destekçisinden mahrum kalmıştır. Ancak Britanya ile oluşturulabilecek ve siyasi ve askeri işbirliğini derinleştirecek yeni bir ilişki türü hem Türkiye’nin hem de Britanya’nın uzun vadeli çıkarlarına olumlu katkı sağlayacaktır. Türkiye-Britanya ilişkileri açısından Brexit sonrası bardağın dolu tarafının, boş tarafından daha fazla olduğu söylenebilir. Aynı değerlendirmeyi AB-Türkiye ilişkileri açısından söylemek mümkün değildir. Ortak stratejik vizyona geliştirmekte zorlanan AB, Britanya’nın birlikten ayrılması ile dış politika ve güvenlik politikaları açısından daha fazla zorlanacaktır.

[Sabah, 26 Aralık 2020]

Etiketler: