Fransa'nın başkenti Paris'teki Elysee Sarayı kapısında Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron

Avrupa ve İslam Düşmanlığı

Bugün hepimiz görüyoruz ki, İslam düşmanlığı sadece aşırı sağcılara değil Avrupa geneline hâkim olan bir hal. Almanya'da camiler baskınlara uğruyor. Fransa'da Müslümanlara karşı kısıtlayıcı uygulamalara gidiliyor. Artık ortada iki yüzlü bir tutum da yok. Utanmadan İslam dinini değiştirmekten bahseder hale geldiler.

Avrupa’daki İslam nefreti sınır tanımıyor. Eskiden kaba bir ayrım yapılırdı. Nefret aşırı sağcılara has bir durum gibi gösterilirdi. Sözüm ona Avrupa değerleri dini kimliklere saygılıydı da içlerindeki birkaç ayrık otu bu kötü işleri yapıyordu.

Bugün hepimiz görüyoruz ki, İslam düşmanlığı sadece aşırı sağcılara değil Avrupa geneline hâkim olan bir hal. Almanya’da camiler baskınlara uğruyor. Fransa’da Müslümanlara karşı kısıtlayıcı uygulamalara gidiliyor. Artık ortada iki yüzlü bir tutum da yok. Utanmadan İslam dinini değiştirmekten bahseder hale geldiler.

Sömürgeci ve üstünlük inancına dayalı geçmişlerinin bir ürünü olsa gerek İslam dinini bile kendilerinin düzenleyebileceklerini düşünüyorlar. Ve işin ilginç tarafı bu bir azınlık hissi değil. Avrupa’nın geneline hâkim bir kanaat.

Zaten Macron gibi popülist tipler tam da bu hisleri sömürmenin peşinde. Avrupa’daki İslam karşıtlığını kendileri için kâra dönüştürmek istiyorlar.

İnşallah bizdeki Avrupacılar da bunun ne anlama geldiğini anlamıştır. AB’nin bunca yıldır Türkiye’ye uyguladığı ayrımcı tavrı sadece Türkiye’den kaynaklanmadı. Aksine bunun asıl sebebi Avrupa’daki İslam ve Müslümanlara yönelik nefrettir. Irkçılık maalesef Avrupa’nın tarihinde köklü bir geçmişe sahip. Vakti zamanında Yahudilere yaptıklarını korkarım ki şartlar değiştikçe bugün Müslümanlara karşı da yapabilirler.

Konuyu abarttığımı düşünüyorsanız son yıllarda AB’nin nereden nereye geldiğine bir bakın. Öylesine hızla dönüşüyor ve AB değerleri aldatmacasını öylesine hızla terk ediyor ki, bir anda toplama kampları kurulursa şaşırmayın. Bu zamanda olur mu demeyin. Artık her türlü saçmalığı bekleyebilirsiniz. Biliyorsunuz. AB en iyi döneminde bile Bosna’da Müslümanların katledilmesine göz yumdu. Bu sefer de bir yolunu bulabilir.

En kötü ihtimale hazırlıklı olmak lazım. Maalesef İslam dünyasına baktığınızda Müslümanların haklarını savunacak Türkiye’den başka bir devlet bulmanız çok zor. Zaten Macron ve Wilders gibilerinin Erdoğan nefreti de bundan kaynaklanıyor. Türkiye’yi ve Erdoğan’ı İslam dünyasının en gür sesi olarak gördüklerinden öfkeleniyorlar.

Erdoğan’ı devirmek için her türlü denemeye destek sunmadılar mı? Bunu açıkça dile getirmediler mi? Hepsini gördük. Görmeye de devam edeceğiz.

Ama asıl göreceğimiz sırada bekliyor. Avrupalılar faşizmi üretip Yahudileri toplama kamplarında fırınlara atarken bir yandan da birbirlerinin gırtlağını sıkıyordu. Zaten AB projesi bu kanlı geçmişe dönüşü engellemek için üretilmişti. Şimdi o projenin bütün değerlerini yıkarken kendi yollarını da çiziyorlar.

Etiketler: