Astana Süreci’nin İşleyişi

Soçi Zirvesi'nin ardından yapılan açıklamalara bakıldığında Astana Süreci'nin sağlıklı biçimde işlediğini söyleyebiliriz. Arasında bu kadar farklı çıkar tanımlamalarına rağmen, Türkiye, Rusya ve İran arasında sürecin işletilebiliyor olması büyük başarı.

Soçi Zirvesi’nin ardından yapılan açıklamalara bakıldığında Astana Süreci’nin sağlıklı biçimde işlediğini söyleyebiliriz. Arasında bu kadar farklı çıkar tanımlamalarına rağmen, Türkiye, Rusya ve İran arasında sürecin işletilebiliyor olması büyük başarı. Müzakereler yoluyla birçok konuda ilerleme kaydetmek mümkün oldu. Patlama ihtimali olan krizler engellendi. Aksi takdirde İdlib başta olmak üzere birçok kriz yaşanabilir ve Suriye iç savaşı daha da içinden çıkılmaz hale geldiği gibi bu üç ülkeye de ciddi zararlar verebilirdi. Ama üç ülke de sürece sahip çıkmayı bildi. Gerçi İran zaman zaman fazla agresif davranmasına rağmen Rusya ve Türkiye’nin sorumlu davranışı sayesinde birçok konuda ikna edildi.
Aslında süreç bir anlamda Cenevre’ye hazırlık olarak inşa edilmişti. Ancak görülüyor ki, boynuz kulağı çoktan geçti. Tabii ki bir gün daha geniş bir süreç başlayacak ve başta ABD olmak üzere diğer ülkelerin de katılacağı yeni süreçler doğacaktır. Ancak o zamana kadar Astana Süreci kendi yolunda ilerleyip bazı sorunları çözebilir veya çözmese bile en azından dondurabilir.
Bazen bu tür toplantıları değerlendirirken, kesin ve net cevaplar bekleme eğilimine ve aceleciliğe giriyoruz. Merak içindeyiz. İdlib’de bir çözüm olacak mı? Rusya’nın güvenli bölgeye bakışı nedir? Güvenli bölgenin kapsamı ne olacak? Karşı taraflar sözünü tutacak mı? İran’ın PYD’ye bakışı nedir? Anayasa komisyonu ne zaman kurulacak? Bu tür sorular hep kafamızı meşgul ediyor.
Sanki bu soruların liderlerde çok net bir cevabı olduğunu düşünüyoruz. Liderler tabii ki bizden daha çok bilgi ve veriye sahip. Ancak onlar da bir karmaşanın içinde yolunu bulmaya çalışıyor. Bu tür durumlarda genelde liderlerin kendi beklentileri bile çok net olmayabilir. Amerikan Başkanı Kennedy bir keresinde öyle demiş. “Nihai kararın esası gözlemciler için anlaşılmaz olabilir; esasında çoğunlukla karar alıcı için bile böyledir.” Yani liderler hiçbir zaman mutlak bir bilgi ışığı altında karar almazlar. Veya liderler kendi çıkarları konusunda çok net olsalar bile stratejik etkileşim esnasında hangi sonucu elde edecekleri neredeyse hiçbir zaman net değildir.
Sanki liderler her şeyi ve sonuçlarını biliyor gibi düşünmek büyük hata. Aslında onlar da adım adım gidiyor. Çeşitli sözler veriliyor. Ne kadar tutulacağı bilinmiyor. Taraflar birbirini çekiyor ve itiyor. Yani gündem kimse için tüm boyutlarıyla net değil. Mesela Rusya’nın İdlib konusunda sözünü tutup tutmayacağını merak edebilirsiniz. Ama aynı sorunun cevabı ne Erdoğan için belli ne de Putin için. Zaman içinde değişim gösterebilir. Bu değişimleri ve manevraları görmek aslında müzakerelerin en önemli parçası. Sabitlenmiş ve sertleşmiş beklenti ve kalıplarla meseleye yaklaşırsanız büyük hatalar yapma ihtimaliniz artar. Sanırım İran, Rusya ve Türkiye liderleri bu gerçeğe uygun hareket edebildikleri için bu süreç böylesine işleme şansına sahip oldu. Taraflar birbirini dinliyor ve yol haritası çıkarmaya çalışıyor. Ve bu da işe yarıyor.

[Sabah, 17 Şubat 2019]

Etiketler: