Afrin Nelerin Önünü Açtı?

Afrin'i ele geçirmek için 58 gün yetti. TSK ve ÖSO'nun başarılı operasyonu hızlı bir zafer getirdi.

Afrin’i ele geçirmek için 58 gün yetti. TSK ve ÖSO’nun başarılı operasyonu hızlı bir zafer getirdi. “Şanlı direniş” söylemleri ve Batı medyasındaki destekçilerin çabaları sonuç vermedi. YPG militanları şehir savaşına cesaret edemeden Afrin merkezini boşalttılar. Kandil, şehir savaşına girmeyerek Temmuz 2015’ten sonra Sur, Cizre ve Silopi’de yaptığı hatayı tekrarlamadığını düşünüyor olabilir.
Yine “bir cepheyi kaybetmek, savaşı kaybetmek değil” ve stratejik geri çekilme yaptığı” yorumlarıyla tabanına moral aşılamaya çalışabilir. Ancak ne bu yorumlar ne de Afrin boyunca sürekli kâbus olma” tehdidi, YPG’nin hayati bir yenilgi aldığı realitesini örtemez.
Kürtlerin en yoğun yaşadığı ve tahkimatının en güçlü olduğu bölgeyi kaybetti. Bu yenilgi, Suriye’nin kuzeyindeki PKK-YPG yapılanmasının ve Irak’taki PKK varlığının geleceğini etkileyecek bir dönüm noktası oldu. TSK ve ÖSO sahadaki operasyonel etkinliğini ispatlamakla kalmadı. ABD’nin koruması olmazsa, YPG’yi tüm Suriye’den temizlemenin sadece birkaç ay sürebileceğini gösterdi. Zeytin Dalı’nın başarısının arkasında şüphesiz en başta askerlerimizin ve Suriyeli muhaliflerin kahramanlıkları var. Diğer faktörler ise TSK-ÖSO’nun muharebe başarısı, eğit-donat faaliyetinin etkinliği ve YPG’nin konvansiyonel savaşı tercih hatası olarak sıralanabilir.
Batı medyası Zeytin Dalı’nı “Kürtleri katletmek” olarak resmetse de Türkiye hem iç kamuoyu iletişiminde hem de Afrin halkı nezdinde hedefini anlatabildi. Operasyonun, Kürtlere değil YPG’ye yönelik olduğunu “sivil kayıp olmasın” hassasiyetiyle de sergiledi. ABD’nin operasyon yaptığı Musul ve Rakka’daki yüksek sivil ölümü ve kent merkezinin yıkılmasına kıyasla Cinderesi ve Afrin’deki “hasarsızlık” tartışma götürmez bir gerçeklik.
Hepsinden önemlisi, Afrin zaferinin arkasında Erdoğan’ın güçlü ve kararlı liderliği bulunmaktadır. 15 Temmuz darbe girişimi ve FETÖ tasfiyesi yaşayan bir ordunun Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı gibi iki kritik operasyonu başarıyla gerçekleştirmesi Erdoğan’ın siyasi liderliği olmaksızın hayal bile edilemezdi. Bu liderlik Türkiye’yi Suriye denklemine hem cephede hem masada şekil veren ana aktörler arasına yerleştirdi.
Şimdi bir yandan Suriye’de Tel Rıfat, İdlib ve Münbiç, Irak’ta ise Sincar bölgelerinde yeni operasyonları planlamak gerekiyor. Diğer yandan da Afrin’de, patlayıcılardan temizlenerek kamu güvenliğinin sağlanması ve Kürtlerin de katılımıyla yerel bir yönetim kurma zamanı.
Fırat Kalkanı bölgesi gibi Afrin’i mamur ederek Suriyeli Kürtler başta olmak üzere mültecilerin dönüşünü sağlama dönemi. Gaziantep’teki “Afrin KurtuluşKongresi” olumlu bir başlangıç, devamı gelecektir. Afrin’i bu kadar hızlı şekilde,hasarsız ele geçirmiş olmanın Türkiye’ye tanıdığı bir imkân var. Ankara, PKK’nın ve Batı başkentlerinin “Türkiye Kürtlere saldırıyor propagandasını tümüyle yok etme şansına sahip. PKK’nın demografik temizliğe uğrattığı Arap ve Kürt unsurlarla yeni bir düzen kurarak Suriyeli Kürtleri barış ve refaha kavuşturanın Türkiye olduğunu daha da kolaylıkla gösterebilir. YPG’nin kurduğu iddia edilen yerel demokrasinin sahici olanını kurabilir. Afrin zaferi ile Türkiye, iki kritik sürecin önünü açtı. İlki, YPG’nin kaderi artık masada ve Türkiye giderek diğer anaaktörlerle bu konuyu müzakerede inisiyatif kazandı. Sahada kısa sürede askeri sonuç alabilme kapasitesini sergiledi. Yeni operasyonlar için ivme kazandı. İkincisi, kendisine karşı kullanılan “Kürt kartını” etkisiz hale getirdi. Afrin’in terör yuvası olmak yerine Suriyeli Kürtlerin barış içinde yaşadığı yer haline getirilmesiyle YPG’nin Kürtleri temsil etmediği dosta düşmana gösterilecek.
Bakmayın, PKK’nın Afrin’i “kâbus yapma” tehditlerine. Çok iyi biliyorlar ki bu tür saldırılar yapıldıkları bölgelerin PKKYPG’nin elinden çıkmasını kolaylaştırır.

[Sabah, 20 Mart 2018]

Etiketler: