6 Şubat Depremlerinin Hukuki Sonuçları

Gerek cezai gerekse tazminat sorumluluğun yargı mercilerince tavizsiz ve hukuka uygun olarak işletilmesi birey bazında adaleti tesis edeceği gibi ülkemizin bir gerçeği olan depremlere hazırlık konusunda sorumluluğu bulunan herkes için caydırıcı olacaktır.

Bugün itibarıyla 40 bine yakın vatandaşımızın hayatını kaybetmesine yol açan 6 Şubat depremleri hangi açıdan bakılırsa bakılsın Cumhuriyet tarihinin en büyük felaketidir. Türkiye’nin yüzölçümü ve nüfusunun yaklaşık yüzde 15’ini doğrudan etkileyen iki depremin ekonomik ve sosyal sonuçları kadar hem afetzedeler hem de diğer vatandaşlarımız için önem taşıyan hukuki yansımaları da oluyor, olacak. Hukuki meseleleri kamu hukuku ve özel hukuk boyutuyla iki şekilde ele almak mümkün. Depremin ilk anayasal sonucu 8 Şubat’ta Cumhurbaşkanı tarafından afetin etkilediği on il için Olağanüstü Hâl (OHAL) ilan edilmesi olmuştur.

Olağanüstü Hâl; pek çok anayasal demokraside yer verilen devletin kriz zamanlarında kamu düzenini ve ulusu korumak için başvurduğu bir yönetim usulüdür. OHAL rejiminde devlet organlarının yetkileri, içinde bulunulan ağır tehlikenin bertaraf edilmesi için genişletilirken olağanüstü halin amacıyla sınırlı ve ölçülü olmak koşuluyla temel hak ve özgürlükler askıya alınabilir. OHAL’de gerçek ve tüzel kişilere para, mal ve çalışma yükümlükleri getirilebilir; Cumhurbaşkanı, kanun gücünde ve (en fazla üç ay boyunca) Anayasa Mahkemesinin denetiminden muaf kararnameler çıkarabilir. Bu kapsamda afet bölgesindeki kamu hizmetlerinin yürütülmesini sağlamak ve bankaların AFAD’a bağış yapmalarını kolaylaştırmak üzere dört olağanüstü hal kararnamesi çıkarılmıştır. Ancak kararname dışında yetkili makamların OHAL kapsamında yaptıkları tüm işlemler hakkında yürütmenin durdurulması istemi dahil olmak üzere yargı yolu açıktır.

Ceza Hukuku

Hasar tespit çalışmaları neticesinde 85 bin binanın yıkık veya ağır hasarlı olduğu görülmüştür. İlgili mevzuata aykırı inşa edilmeleri veyahut onarım/tadilat görmeleri sebebiyle yıkılan binalar için kaçınılmaz şekilde bir ceza sorumluluğu doğacaktır. İlk etapta sorumluluğu gündeme gelecek kişiler; müteahhitler, proje müellifleri (mimar/mühendisler), binada usulsüz tadilat yapanlar, yapı denetçileri ve binaları ruhsatlandıran belediye yetkilileridir. Nitekim Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın açıklamalarına göre 245 şüpheli hakkında işlem yapılmış, 54 kişi tutuklanmıştır. Karşılaşılan devasa nitelikteki iş yükü sebebiyle 478 cumhuriyet savcısı bölgede görevlendirilmiştir. Büyük öneme sahip delillerin toplanması ve tespiti için 600 bilirkişi tayin edilmiştir.

Kurtarma ve enkaz kaldırma çalışmaları devam ederken bu çalışmaları engellememek koşuluyla bina enkazından uygun büyüklükte beton (karot) ve demir numunelerinin alınması, enkazın fotoğraflanması, taşıyıcı elemanların sayı ve ebat gibi vasıflarının tespit edilmesi gerekir.

Binayı depreme dayanırlığından iş güvenliğine kadar denetlemekle görevli yapı denetim firmaları ve çalışanlarının afete hazırlık sürecinde kilit rolü vardır. Gerekli denetim faaliyetini yapmayan yapı denetim kuruluşu sahip ve çalışanları üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır. Gerçeğe aykırı denetim belgesi düzenleyenler ise ayrıca resmî belgede sahtecilik suçundan on iki yıla kadar hapis cezasına çarptırılabilir.

Binaların yıkılmasında sorumluluğu bulunan görevlilere; olası kastla öldürme ve yaralama, ihmali davranışla öldürme ve yaralama, görevi kötüye kullanma ve gerçeğe aykırı bilgiyle satış yapan müteahhitler içinse nitelikli dolandırıcılık suçlamaları yöneltilecektir. Eylemin niteliğine göre kastın türü bilinçli taksir olarak belirlenebilir.

Tazminat Sorumluluğu

Ortaya çıkan maddi zararlar ceza hukukunun yanı sıra borçlar hukuku bakımından da bir tazminat sorumluluğu doğuracaktır. Yukarıda bahsedilen müteahhit ve yapı denetim firmaları mevzuata aykırı ve kusurlu inşa ve denetim faaliyetleri dolayısıyla doğan hasarlar sebebiyle zarar görenlere karşı tazminat sorumluluğu altındadır. Ruhsatlandırma ve denetim faaliyetlerinde hukuka aykırılık bulunan belediyelerse yine mağdur olan vatandaşlara karşı idarenin hizmet kusuruyla sorumludur.

Gerek cezai gerekse tazminat sorumluluğun yargı mercilerince tavizsiz ve hukuka uygun olarak işletilmesi birey bazında adaleti tesis edeceği gibi ülkemizin bir gerçeği olan depremlere hazırlık konusunda sorumluluğu bulunan herkes için caydırıcı olacaktır.

[Sabah, 18 Şubat 2023]

Etiketler: