Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, G20 Liderler Zirvesi için bulunduğu Çin'in Hangcou kentinde basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısında, Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek (sol 3), Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu (sağ 3) ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın (sağ 2) da yer aldı. ( Kayhan Özer - Anadolu Ajansı )

5 soruda Türkiye’nin G20 Ajandası

Türkiye, Hangzhou Zirvesi'nde de G20'ye zengin katkı sunmaya hazır...

Türkiye’nin G20’de sürekli dillendirdiği konulardan biri S&P gibi uluslararası kuruluşların çoğunlukla sübjektif siyasi saiklerle karar vermesi. Bu kuruluşların daha objektif ve rekabetçi bir zemine oturtulması gerekiyor

1- G20 Liderler Zirvesi Çin’in Hangzhou kentinde toplanıyor. 2015 Antalya Zirvesi’nde öne çıkan “kapsayıcı kalkınma” temasının bu zirvede de devam etmesi beklenebilir mi?

G20 zirveleri, dünya liderlerini bir araya getirerek küresel yönetişim açısından aciliyet taşıyan konuların en üst düzeyde tartışılmasını sağlayan önemli bir platform olma özelliği taşıyor.

Kurumsal bir yapı ve sekretarya oluşturulmuş olmasa da liderlerin yüz yüze görüşmelerle hızlı karar almalarını ve uzlaşmalara ulaşmalarını kolaylaştıran enformel yapısı ile dikkat çekiyor.

Özellikle küresel ekonomik kriz sonrasında IMF (Uluslararası Para Fonu) ve BIS (Merkez Bankaları Birliği) benzeri mali kurumları koordine edip karar alma yapılarını hızlandırması ile dikkat çeken G20, krizin görece durulması ile popüler gündemden geri çekilir gibi olsa da stratejik önemini hala koruyor. Antalya Zirvesi’nde Türkiye kapsayıcı kalkınma, KOBİ’ler ve Sahra-altı Afrika ülkeleri ile diyalog platformu kurulması gibi yaratıcı gündem önerilerinde bulunmuştu.

Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında köprü kurma iddiasını taşıyan ve “Tek Kuşak, Tek Yol” inisiyatifi ile İpek Yolu hattını canlandırmayı amaçlayan Xi Jinping yönetimi de kapsayıcı kalkınma ve inovasyon temalarını bir araya getirerek Antalya gündemi ile devamlılık dinamiklerini korumaya gayret edecektir.

2- G20’nin küresel ekonomik yönetişim gündeminde öne çıkan konular neler?

Küresel kriz sonrası dönemde merkez bankaları finansal istikrarı sağlamak ve ekonomik büyümeye ivme kazandırmak için piyasalara trilyonlarca dolar likidite sundular. Ancak bankacılık sistemi kanalıyla sunulan bu kaynaklar gerekli yatırım ve üretim artışlarını tetikleyerek global büyümeyi artırmada yeterli olamadı.

Gelişmiş ülkelerde negatif reel faize rağmen ekonomik durgunluk ortamından çıkmakta yaşanan sıkıntılar, Hangzhou Zirvesi’nin ana tartışma odağının da ekonomik büyümenin kaynakları olacağına işaret ediyor. Çin yönetiminin bilgi ekonomisi, inovasyon ve yüksek teknolojiye vurgu yaparak üretim ekonomisine dayalı bir büyüme hikayesinin altını çizmesi; buna karşılık finansal piyasalardaki denetim açıklarının ve offshore merkezler üzerinden yürütülen kayıt dışı sermaye akışlarının eleştirel bir tonda değerlendirilmesi muhtemel.

3- Türkiye, G20’nin ekonomik yönetişim gündemine ne tür orijinal katkılar yapabilir?

Türkiye’nin G20 platformlarında sürekli dillendirdiği konulardan birisi, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları rejiminin daha objektif ve rekabetçi bir zemine oturtulması ile ilgili.

Halihazırda Moody’s, Fitch ve S&P uluslararası kredi derecelendirme piyasasının yaklaşık yüzde 90’ını ellerinde tutuyorlar ve 15 Temmuz darbe girişiminden sadece üç gün sonra Türkiye’nin kredi notunu indiren S&P örneğinde görüldüğü gibi özellikle gelişmekte olan ülkeler ile ilgili kararları çoğu zaman sübjektif siyasi saiklerle şekilleniyor. Türkiye, uluslararası kredi derecelendirme piyasasında rekabetin artırılması ve piyasaya yeni oyuncuların girmesi adına finansman ve operasyonel destek sağlanması konusunda G20 üyesi ülkelerle ortak bir inisiyatif başlatılmasını teklif edebilir.

Ekonomik durgunluk dönemlerinde büyümeyi artıracak önemli adımlar olan ulaşım ve iletişim ağlarını hızlandırarak piyasa akışkanlığına katkı yapacak altyapı yatırımları gündeme getirilebilir. Ekonomik büyümeyi sağlarken işsizliğin de azaltılmasına yardımcı olan altyapı yatırımlarının bölgesel ve küresel bazda finanse edilebilmeleri için Asya Altyapı Yatırım Bankası tipi bölgesel kalkınma finansı oluşumları ve sukuk gibi yeni enstrümanların kullanımı teklif edilebilir.

Küresel ekonomik krizin tetiklediği derin sosyo-ekonomik travma sonrası yönetişim gündeminin temel konularından biri küresel sermayenin vergi avantajlarından yararlanmak için offshore finans merkezlerini ve vergi cennetlerini tercih etmesi. Panama Belgeleri ile birlikte küresel kamuoyunun dikkatini çeken vergi cennetlerinin 73 trilyon avroluk küresel finansal servetin yaklaşık yüzde 8’ine tekabül eden 5 trilyon 800 milyar avroya ev sahipliği yaptığı tahmin edilmekte. Dijital teknolojiler yaygınlaşıp popülerleştikçe bu tür kapalı yapılar içindeki güvenlik zaaflarının daha sık ortaya saçılması ve vergi kaçakları ile bilgilerin yayılımının hızlanması muhtemel. Türkiye, küresel bir varlık envanteri çıkarılmasını ve vergi cennetlerindeki sermayenin kayıt altına alınmasını talep edebilir.

4- G20 Zirvesi, Türkiye’nin kamu diplomasisi açısından hangi fırsatları barındırıyor?

Özellikle FETÖ ile mücadele kapsamında atılan siyasi ve ekonomik adımların ilk elden dünya kamuoyuna anlatılması için G20 Zirvesi mükemmel bir fırsat. FETÖ’nün sahip olduğu devasa ekonomik kaynaklar; yurt dışına kayıt dışı yollardan sermaye transfer metotları; ihaleye fesat karıştırma, şantaj veya tehdit ile maddi kazanç sağlama pratikleri;

Türkiye’ye yapılan dış yatırımları engelleme ya da kendi elemanlarına yönlendirme taktikleri etkin biçimde dünya liderleri ile paylaşılabilir.

Bu konu G20 gündemindeki kara para ile mücadele, offshore merkezlerin denetimi ve vergi cennetleri gündemi ile örtüştüğü için dikkate alınması kuvvetle muhtemel. Ayrıca Fırat Kalkanı Operasyonu ve Türkiye’nin Suriye politikasının temel amaçlarının ilk elden anlatımı konusunda oluşacak fırsatlar da hayati önemde. Yine TANAP ve Türk Akımı bağlamında yeni enerji hatları, nükleer ve yenilenebilir enerji potansiyelleri de kamu diplomasisi girişiminin önemli ayakları oluşturmaya namzet.

5- Türkiye’nin G20 ajandasına sosyal katkısı hangi alanlarda gerçekleşebilir?

G20’nin sosyal ajandasına Türkiye’nin taşıyabileceği en önemli konu hiç şüphesiz son yıllarda ciddi insani trajedileri tetikleyen mülteciler meselesi. Dünya kamuoyunda çokça tartışılmasına rağmen G20 gündemine şu ana kadar ciddi olarak giremeyen mülteciler meselesinin özellikle AB ülkelerinde yaşanan sıkıntılar dolayısıyla bu yıl önemli bir başlık olması şaşırtıcı olmaz. Bu bağlamda Türkiye, Dünya Bankası ve UNICEF’in mülteci çocukların eğitimi konusundaki girişimlerine yerel destek sağlanması Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ile mültecilerin istihdamına yönelik yürütülen çalışmaların finanse edilmesi için talepte bulunabilir. Özellikle Suriyeli mültecilerin yoğun olarak yaşadıkları ülkelerin mülteci istihdamı ve eğitimi noktasında ortak hareket etmelerini öngören bir platform kurulması ve bu platformun G20 üyeleri tarafından finansal olarak desteklenmesi önerilebilir. Antalya Zirvesi’nde gündeme gelen az gelişmiş ülkelerde salgın hastalıklarla mücadelede girişimlerinin desteklenmesi önceliği de sürdürülmeli.

Türkiye, Hangzhou Zirvesi’nde de G20’ye zengin katkı sunmaya hazır…

[Sabah, 3 Eylül 2016]

Etiketler: