5 Soru: Türkiye’nin Güvenli Bölge Siyasetinde Son Durum

Türkiye’nin Güvenli Bölge siyaseti ne zaman başladı? ABD ile yürütülen siyasi süreç nasıl bu noktaya geldi ve tek taraflı askeri harekat kararı nasıl alındı? Türkiye, Güvenli Bölge ile ne amaçlıyor? Türkiye’nin askeri harekatı nasıl şekillenebilir? Türkiye’nin askeri harekat sonrası istikrar ve inşa faaliyetleriyle neler inşa edilecek?

  1. Türkiye’nin Güvenli Bölge siyaseti ne zaman başladı?

Türkiye, Suriye savaşının ilk dönemlerinden itibaren sivillerin güvenliğinin sağlanması ve mültecilerin yerleşimi için bir güvenli bölge ve uçuşa yasak bölge fikrini dillendirmeye başladı. ABD nezdinde de dile getirilen güvenli bölge fikri hem Obama hem de Trump yönetimleriyle paylaşıldı. Ancak Türkiye, müttefikleri veya bölge ülkelerinin aksiyon almaması üzerine 2016’da Fırat Kalkanı Harekatı’nı (FKH), 2018’de ise Zeytin Dalı Harekatı’nı (ZDH) gerçekleştirerek fiili ve tek taraflı güvenli bölgelerini oluşturmak durumunda kaldı. Bu bölgeleri terör unsurlarından temizleyerek önce istikrar ve ardından inşa faaliyetlerinde bulundu. Fırat’ın doğusundaki alanda da benzer saiklerle bir güvenli bölge oluşturmak isteyen Türkiye, YPG/PKK’nın tasfiye edilmesi amacıyla ABD ile müzakereler yürüttü ve nihai bir sonuca yaklaştı.

  1. ABD ile yürütülen siyasi süreç nasıl bu noktaya geldi ve tek taraflı askeri harekat kararı nasıl alındı?

ZDH’nin ardından Menbiç ve Fırat’ın doğusundaki YPG/PKK yapılanmasının tasfiyesi için ABD ile müzakereler yürüten Türkiye 4 Haziran 2018’de ortaya konulan Menbiç Yol Haritası üzerine anlaşmaya varmış olmasına rağmen ABD tarafından beklentilerini karşılayacak somut adımlar hayata geçirilemedi. Oyalanma sürecine dönüşen Menbiç mutabakatının ardından Türkiye askeri operasyon hazırlıklarıyla ABD’yi yeniden masaya getirdi. 7 Ağustos 2019’da varılan anlaşmaya rağmen ABD’nin fiili adım atmaktan uzak tavrı Türkiye’yi tek taraflı bir operasyona mecbur bıraktı. Bu bağlamda Ankara, Fırat’ın doğusuna ilişkin tek taraflı askeri opsiyonunu her an hazır tutarak Washington’ı harekete geçmeye zorladı ve bu kapsamda Beyaz Saray bir açıklama yayımlayarak Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine askeri bir operasyon gerçekleştireceğini, ABD’nin ise bu operasyonun bir parçası olmayacağını ve çekileceğini açıkladı.

  1. Türkiye, Güvenli Bölge ile ne amaçlıyor?

Türkiye, Suriye savaşının başlarından itibaren dile getirdiği Güvenli Bölge fikriyle birlikte sınırlarında güvenliği sağlamak ve Suriyeli mültecilerin geri dönüş yaparak güven içerisinde yaşayabileceği alanlar oluşturmak istiyor. Bu bağlamda icra edilen FKH ve ZDH ile İdlib’de çatışmasızlık garantörlüğü Türkiye’nin güney sınırlarındaki politikasını göstermesi bakımından önemli. Eksik parça olarak nitelendirilebilecek Fırat’ın doğusundaki alanın ise yeni oluşturulacak Güvenli Bölge ile tamamlanması planlanıyor. Türkiye Ayn el-Arap’tan Irak sınırına 410 kilometrelik bir genişlikte, M4 kara yolunu da içerecek şekilde yaklaşık 30 kilometrelik bir derinlikte yaklaşık bir milyon kişinin yaşayabileceği konutlar inşa ederek bir yaşam alanı oluşturmayı hedeflerken aynı zamanda terör örgütü YPG/PKK’yı bölgeden tasfiye etmeyi de amaçlıyor. Böylelikle terör örgütünün demografik mühendisliği ve Suriye’yi bölme stratejisinin önüne geçilerek bu ülkenin toprak bütünlüğü muhafaza edilecek, yeni anayasa süreci ve siyasi geçiş sağlanacaktır.

  1. Türkiye’nin askeri harekatı nasıl şekillenebilir?

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Beyaz Sarayın açıklamalarının ardından Türkiye’nin yeni bir askeri harekata başlayacağı açıkça görülüyor. Türkiye’nin ilk etapta askeri önceliği sınır bölgelerinin tamamının terörden arındırılarak mevcut tehdidin bertaraf edilmesi olacaktır. İkinci aşamada ise Güvenli Bölge’nin oluşturulacağı alanın terörden temizlenmesi olacaktır. Bu bağlamda Ayn el-Arap’tan Malikiye’ye kadar olan bölgeden YPG/PKK’nın tasfiye edilerek 30-32 kilometre derinlikte bir alanın güvenli hale getirilmesi nihai hedef olacak görülmektedir.

Ancak Türkiye’nin askeri harekatının sınırlarını ABD’nin ne kadarlık bir derinlikte Türkiye sınır hattından çekileceği ve YPG’nin göstereceği mukavemet belirleyecektir. Türkiye ilk etapta ABD askerlerinin çekilmeye başladığı Tel Abyad ve Resulayn bölgelerinden içeri girmeye başlayabilir. Yine YPG’nin direnç göstermesine karşı karadan ateş destek vasıtaları ve hava unsurlarıyla hedef bölgeler vurulduktan sonra içeriye girilecektir. Ayrıca meşru Suriye muhalefetine bağlı Türkiye’nin eğit-donat sürecinden geçirdiği Milli Ordu unsurları da Türkiye ile birlikte içeriye girecektir. Harekatın ilerleyen aşamalarında Süleyman Şah Türbesi’nin de eski yerine taşınması beklenebilir. Ayrıca Rusya ve rejimin ABD’nin olası çekilmesi durumunda nasıl bir aksiyon alacağı da Fırat’ın doğusundaki alanın geleceğini belirleyecek etkenler olduğu unutulmamalıdır. Nitekim SDG/YPG’nin kontrol ettiği bölgeler Menbiç’ten Tabka, Rakka ve Deyrizor’a değin uzanmaktadır.

  1. Türkiye’nin askeri harekat sonrası istikrar ve inşa faaliyetleriyle neler inşa edilecek?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın BM Genel Kurulunda tüm dünyaya sunduğu proje Türkiye’nin bölgeye ilişkin istikrar ve inşa faaliyetlerini göstermesi bakımından değerlidir. Proje içerisinde 30 bin nüfuslu 10 ilçe ile 5 bin nüfuslu 140 köy yer alıyor. Projenin hayata geçirilmesiyle birlikte 1 milyonluk nüfus yeni yerleşim alanlarına, en az 1 milyonluk nüfus ise mevcut yerleşim bölgelerine yerleştirilecektir. İnşa edilen bölgelerdeki yerleşim alanlarıyla birlikte okul, hastane ve hükümet merkezleri gibi tüm detaylar hassasiyetle hazırlanmış durumdadır. Türkiye’nin FKH ve ZDH bölgelerindeki deneyimleri ve inşa faaliyetleri de göz önüne alındığında terör unsurlarının bölgeden temizlenmesi ve başta Avrupa olmak üzere Türkiye’nin mülteciler için dünyadan gereken desteği alması durumunda Türkiye, mevcut tecrübesi ve birikimiyle birlikte bu süreci kolaylıkla başlatıp nihayete erdirebilecek bir potansiyele sahiptir.

Etiketler: