%5 Büyürken Cari Denge Mümkün mü?

Yeni Ekonomi Programı'nda (YEP) gelecek yıla dair büyüme hedefi, yüzde 5 olarak belirlendi..

Yeni Ekonomi Programı’nda (YEP) gelecek yıla dair büyüme hedefi, yüzde 5 olarak belirlendi.

2020’de büyümeyi yukarı taşıyacak üç temel faktör var:

  • Bu seneki düşük GSYH, 2020 için pozitif bir baz etkisi oluşturacak.
  • Reel gelirlerin gerilemesinden dolayı son bir yıldır ertelenen tüketim harcamalarının önümüzdeki aylarda canlanması muhtemel.
  • Döviz kurlarındaki oynaklığın azalması ve ticari kredi faizlerin gerilemesiyle birlikte özel sektörün yatırım harcamalarının artması bekleniyor.

Sadece bu faktörlerle bile ekonomi, doğal seyrinde yüzde 3.5-4 civarına büyüyebilir. Küresel konjonktürün Türkiye lehine işlemesi ve seçici teşvikler kapsamında desteklenen imalat sanayii sektörlerinden öncü katkıların gelmesi durumunda 2020 büyüme hedefi daha rahat yakalanabilir. Sonraki iki yıl için de hedeflenen yüzde 5’lik büyümeyi tutturmak ise, 11. Kalkınma Planı kapsamında belirlenen yapısal reformların ne derece etkin bir şekilde hayata geçirileceğine bağlı olacaktır.

YEP’teki en dikkat çekici hedeflerden biri, 2022’de cari açık vermeden yüzde 5 büyümek. Meydan okuyucu bir hedef. Zira Türkiye ekonomisi uzun süredir yüzde 1’lik büyümeye karşılık ortalamada yüzde 1’lik cari açık vermektedir.

Peki, bu hedefi nasıl yorumlamalıyız? Birincisi, çok uğraş vermeden zaten tutturabileceğiniz rakamları hedef diye koymak yönetim ve motivasyon açılarından istenen bir şey değildir. Eğer bir yol haritanız varsa ve politika araçlarınız belliyse, yüksek hedefler başarı yolunda sizi ekstra motive edebilir.

İkinci olarak, bu hedefin sembolik bir önemi olduğunu vurgulamak gerekiyor. Burada Türkiye ekonomisinin büyüme modelinin bir değişimden geçtiğine işaret ediliyor. Orta-yüksek ve yüksek teknolojili ara mallarında dışarıya bağımlılığı azaltmaya, yerli enerji kaynaklarını çeşitlendirmeye ve turizmde kişi başı günlük geliri arttırmaya yönelik politikalar hayata geçmeye başladı. Türkiye, bu politikalarda başarı sağlandıkça cari açığı daraltarak da ekonomik pastayı büyütebilecektir. Dolayısıyla, bu hedefi eski varsayımlarla yorumlamamak lazım.
2022’ye geldiğimizde yüksek ekonomik büyümeyi belki yüzde 2’lik bir cari açık oranı ile sağlayabileceğiz. Veya cari açığı sürdürülebilir şekilde azaltmak için büyümeden biraz feragat edeceğiz. Ufak sapmalar çok da önemli değil. Asıl önemli olan; büyüme modelinde değişimi ortaya koymak ve buna yönelik politikaları hayata geçirmektir. Bu hedefi tutturamayız deyip baştan pes etmek en kolayı. Yapılması gereken şey, bu meydan okuyucu hedefe 2022’de veya 2024’te fark etmez ulaşabilmek için ekonomideki bütün paydaşların gösterebilecekleri en yüksek eforu sahaya yansıtmaları olacaktır.

***

PMI rakamları ne söylüyor?

Türkiye İmalat Satın Alma Yöneticileri Endeksi (PMI), sektördeki canlılık göstergesi için eşik değer kabul edilen 50 seviyesini 17 ay aradan sonra ilk defa aştı. Küresel ekonomideki yavaşlamayla birlikte ihracat siparişlerindeki düşüş devam etse de, iç piyasadaki kıpırdanmanın yeni siparişleri arttırdığı gözüküyor.

İmalat sanayi göstergeleri ABD ve Euro Bölgesi’nde ise 2019’un başındaki değerlerinin altında seyretmeye devam ediyor. Hatta ABD’de ISM İmalat Endeksi, Eylül’de son 10 yılın en düşük seviyesine geriledi. Küresel ekonominin daralmaya devam ettiğine yönelik işaretler, ihracatımız açısından olumsuz. 2020’de ihracatın artış hızı yavaşlayabilir ve dolaysıya net ihracatın büyümeye katkısı gerileyebilir. Bu beklenti YEP’te de mevcut. Gelecek yıl büyüme açısından iç piyasa daha belirleyici olacak gibi duruyor. Batılı gelişmiş ülkelere yapacağımız ihracatın düşme olasılığına karşı alternatif pazarları daha agresif şekilde kovalamamız gereken bir döneme girdik. Dış ticarette yakalanan ivmenin kaybolmaması buna bağlı.

[Sabah, 6 Ekim 2019]

Etiketler: