2019’da Siyaseti Ne Bekliyor?

2019 ve sonrası, blok siyasetinin öne çıktığı, AK Parti ve CHP’nin siyasi alanın taşıyıcılığını üstlendiği, ancak MHP’nin de bu siyasal alan içerisinde bazı konuların belirleyiciliğinde anahtar bir role sahip olduğu bir dönem olacaktır.

31 Mart 2019’un ardından, bir erken seçim olmaz ise, dört yıl seçim yapılmayacak. Bu durum, AK Parti dönemi siyaseti ve Türkiye’nin önümüzdeki dört yılı açısından önemli.

Her ne kadar Erdoğan siyasetinde, seçimlerin zamanında yapılması kuralı, erkene alınması istisna olsa da; referandumlar, cumhurbaşkanlığı seçimleri ve tekrarlanan 2015 seçimlerinden dolayı çok sık sandığa gittik. 31 Mart yerel seçimlerini de dikkate aldığımızda 17 yılda, bazıları eşzamanlı olmakla birlikte, 15 kez seçim yapmış olacağız.
Türkiye’de seçimler, çoğu kez sadece ülkeyi kimin yöneteceğinin belirlenmesi için yapılmamıştır. Aynı zamanda krizleri aşmak için de milletin desteğine başvurulan bir araç olarak düşünülmüştür. Böylece, seçimlerle sivil ve demokratik siyasetin meşruluğunu yeniden güncelleme imkânı doğmuştur.
Seçimlerin sayısının fazlalığında önemli bir faktör olan, AK Parti döneminde yapılan referandumları da bu bağlamda düşünmek gerekmektedir.
Yeni bir yönetim sistemine geçtik. Çok büyük bir kriz olmadığı müddetçe artık sık sık yapılan seçim dönemlerini geride bıraktık.
***
Muhalefet partileri, her ne kadar 31 Mart yerel seçimlerinin iktidar açısından hayati olduğunu söyleseler de, seçimler esas muhalefet açısından kritik…
İzah etmeye çalışayım.
Cumhur İttifakı partileri olan AK Parti ve MHP’nin yerel seçimde ittifak yapması önemliydi. Seçim hazırlıklarında şu ana kadar, iyi bir uyumu yakaladıklarını söylemek mümkün. En son İstanbul ve Ankara adaylarının açıklanmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan, ittifakın adayı olarak MHP’li ilçe belediye başkan adaylarını da tanıtım programlarına dâhil etti. Onları kürsüye davet ederek ortak bir fotoğraf karesinin oluşmasını sağladı.
MHP lideri Bahçeli de, aday çıkarmadıkları yerlerde AK Parti’nin adayını destekleyeceklerini her fırsatta kendi tabanına anlatıyor. Mitinglerde ve televizyon programlarında bu birliktelik kampanyanın ana omurgasını oluşturacaktır.
Dolayısıyla bu günden bakıldığında Cumhur İttifakı partileri açısından seçimlerde dramatik bir olumsuz sonuç görünmüyor.
Kaldı ki, AK Parti bu güne kadar, referandumları hariç tutarsak, yüzde 34 ila 53 arasında değişen oy oranları ile seçimleri kazandı. Bir seçimde oyları düştüyse bir diğer seçimde artırdı.
Bu bağlamda, dramatik bir düşüş meydana gelmediği müddetçe, iktidar olan bir parti için oy oranında kısmi bir düşüş olsa bile, çok büyük bir sorun olmayacaktır. Bir dahaki seçime kadar ülkeyi iyi yönetmesi durumunda düşen oylarını artırabileceği motivasyonuyla hareket edecektir.
31 Mart yerel seçimlerinin muhalefet açısından niçin kritik olduğuna gelirsek…
CHP, seçimden ne sonuç alırsa alsın, Kılıçdaroğlu’nun liderliği tekrar sorgulanacak. Büyükşehirlerde kaybettiğinde, o şehirler için uzun süredir adaylık için uğraşan ama aday olamayan partinin önemli isimleri Kılıçdaroğlu’nun karşısına geçecekler. Aday tercihinde hata yaptığını söyleyecekler.
Kılıçdaroğlu’nun partiyi sağcılaştırdığını, siyasetsizleştirdiğini iddia eden sosyalist sola yakın olanlar, zaten uzun süredir memnuniyetsizliklerini açıkça söylüyorlar.
Muharrem İnce ve ekibi ise parti içi iktidar yarışını seçimlerin sonrasına ertelemiş durumdalar. Bir an önce seçimlerin gelmesini bekliyorlar.
Kılıçdaroğlu, kendi yerine partinin geleceği için bir genel başkan adayı yetiştireceğini söylemişti. Ekrem İmamoğlu yeterince yetişmiş midir bilmiyoruz ama seçimlerin ardından görmüş olacağız.
2019, İYİ Parti için siyasette beka sorununun netleşeceği bir yıl olacak. 24 Haziran seçimlerine giden süreç ve seçim sonuçları, partinin kurucularının önemli bir kısmının ve parti başkanın istifasıyla sonuçlanmıştı. Akşener, her ne kadar geri döndürülse de, 31 Mart seçimlerinin sonucu tekrar istifayı getirebilir.
İttifak görüşmelerinde yaşananlara bakıldığında ve Millet İttifakı’nın İYİ Parti’yi destekleyeceği iller göz önünde bulundurulduğunda, bu ihtimal yüksek görünüyor.
İki seçimde umduğunu bulamamış, il belediye başkanlığı düzeyinde varlık gösterememiş ve aynı zamanda yeni kurulan bir partinin, önümüzdeki dört yıl seçim olmayacağı da düşünüldüğünde, iç bütünlüğünü koruması zordur.
Bir de bölünerek kurulduğu ve daha çok siyasi kariyer öncelikli bir oluşum olduğundan, kaybeden partililerin tekrar dört yıl beklemesi ve parti için çalışması zor olacaktır.
HDP ise PKK ile kurduğu ilişkinin mahiyetine göre zaman zaman siyasette gündemin ön sıralarına gelen, ancak siyasal alanda belirleyiciliği olmayansadece tartışılan bir parti olmaya devam edecektir.
2019 ve sonrası, blok siyasetinin öne çıktığı, AK Parti ve CHP’nin siyasi alanın taşıyıcılığını üstlendiği, ancak MHP’nin de bu siyasal alan içerisinde bazı konuların belirleyiciliğinde anahtar bir role sahip olduğu bir dönem olacaktır.

[Türkiye, 3 Ocak 2019]

Etiketler: