AFP PHOTO / OZAN KOSE

2017’de Ekonomi

2017 yılının da, Türkiye'nin enerjide sahadan çıkması ve oyunu kenardan izlemesi için girişimlerin artacağı bir sene olmasının ihtimali oldukça yüksek.

2017 yılında ekonomide neler bekliyoruz?” sorusunun cevabında, 2016 yılında yaşanan birçok olayın gölgesi var. Bu olayların başında,15 Temmuz darbe girişimi geliyor. Darbe girişimi başarısız olunca, kaos oluşturacak terör olayları yaşanmaya başlandı.

2016 yılı, her açıdan çok zor bir yıl olsa da, millet olarak birliğimizin ve bütünlüğümüzün test edildiği ve bu testten başarıyla çıktığımız bir yıldı. Ekonomi açısından bakarsak, her yönden fiili ve sözlü saldırılara, algı operasyonlarına, dolardaki spekülatif hareketlenmeye ve darbe girişimine rağmen, dayanıklılığın korunduğunu görüyoruz.

Cumhurbaşkanı ve hükümetin ülke ekonomisini koruma ve gücünü sağlamlaştırma çabası, millet tarafından da desteklendi, tıpkı 15 Temmuz gecesi olduğu gibi. Çünkü fiili, sözlü, doğrudan veya dolaylı olsun, biliyoruz ki, terör örgütünün adı veya kullandığı araç değişse de, hedef Türkiye’nin siyasi ve ekonomik istikrarını bozmak ve böylelikle toplumsal çatışma ortamı hazırlamak.

Tam da bu sebeple, 2017 yılında, Türkiye’nin siyasi ve ekonomik istikrarını bozmak için her koldan saldırının yapılma ihtimaline hazırlıklı olmalıyız. Çünkü, geçmişte yaptıkları veya yaptırdıkları küçük bir olay sonrasında bile, ülkenin siyasi ve ekonomik kararlarını etkileyebiliyor, hatta belirleyebiliyorlardı.

2017’DEKİ TAVRIMIZ, GELECEĞİN TÜRKİYE’SİNİ BELİRLEYECEK

2017 yılının henüz ilk saatlerinde yaşadığımız kanlı terör saldırısı, asimetrik saldırıların artarak devam edeceğini gösteriyor. Üstelik, terör saldırısının Ortaköy’de, yabancı turistlerin uğrak yeri olan bir yerde ve zaman olarak da yılbaşı gecesinde gerçekleşmesi, dominoda olduğu gibi, bir taşı oynatarak diğer bütün taşları devirmeyi planladıklarını ortaya koyuyor.

Bir taraftan uluslararası arenada, Türkiye’de kaos yaşandığı ve istikrarsız bir ülke algısı verilecek, böylece Türkiye kendi sınırları içerisinde kalacak, diğer yandan da toplumsal çatışma körüklenecek.

Böyle zamanlarda, “ekonomi gündemini konuşmanın sırası değil” şeklinde düşünülebilir. Ancak, yaşadığımız asimetrik saldırı ve kuşatma dikkate alındığında, yapmamız gereken ekonomi gündemini aksatmamak. Hatta ekonomiye daha da yoğunlaşmak.

En önemlisi de kesinlikle ümitsizliğe düşmemeliyiz. Ciddi badireler atlattığımızı ve bu badirelerin devam etme ihtimalinin yüksek olduğunu unutmadan, ekonomi gündemine ve ekonomik reformlara sahip çıkmamız gerekiyor.

İSTİKRARSIZLIK OLUŞTURMA ÇABALARINI BOŞA ÇIKARTMALIYIZ

2017 yılında ekonomide asla geri adım atmamamız ve ilerlememiz gereken iki stratejik alan var: Birincisi, ihraç ettiğimiz ürünlerde ihraç pazarlarının çeşitlenmesi ve genişlemesi, ikincisi ise enerji. İhracat, Türkiye ekonomisinin dinamosunu oluşturuyor.

Bu yüzden ihracatın niceliğini ve niteliğini artıracak her hamle çok önemli. İhraç edilen ürünlerin katma değerinin yükseltilmesi, teknoloji odaklı bir üretim yapısına geçişi, pazarların çeşitlenmesi ve genişlemesi ise Türkiye’nin farklı coğrafyalarla iletişimini ve etkileşimini güçlendirecek.

Diğer yanda ise enerji duruyor. 2013 yılından sonra şiddetlenen siyasi ve ekonomik kuşatmanın asıl sebeplerinden birisi, Türkiye’nin enerjide sahaya inmesi, sahada söz sahibi bir aktör konumuna gelmesi.

TANAP, Akkuyu Nükleer Santrali, Türk Akımı, Doğu Akdeniz’deki yeni durum ve Enerji Borsası, enerjide öne çıkan hamlelerden. Ayrıca, 2017 yılına girerken yaşanılan elektrik kesintileri ise, “yine enerji üzerinden bir oyun mu sahneleniyor? sorusunu akıllara getiriyor. Hatırlarsak, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’ın göreve gelmesi ve Rusya krizi de aynı zamana denk gelmişti.

2017 yılının da, Türkiye’nin enerjide sahadan çıkması ve oyunu kenardan izlemesi için girişimlerin artacağı bir sene olmasının ihtimali oldukça yüksek. “Türkiye, yapılan girişimlere sessiz kalıp, enerjide aktör olma fırsatını kaçıracak mı, yoksa 2013’den bu yana artan saldırılar karşısında gösterdiği kararlı duruşu devam mı ettirecek?”

Bu sorunun cevabı, Türkiye’nin geleceğini şekillendirecek. Verilmesi gereken cevap da, geri adım atmadan yola devam etmek, yani ikinci seçenektir.

2017 yılının ilk saatlerinde yaşadığımız kanlı terör saldırısı bizi asla ümitsizliğe düşürmesin. Bizlerin ümidi ve birlikte hareket etmesi, istikrarsızlık oluşturma çabalarını boşa çıkaracaktır.

[Yeni Şafak, 2 Ocak 2017]

Etiketler: