Analiz: 2016’da Eğitim ve Sosyal Politikalar

Büyük bir dönüşümün başlangıcı olan 2016 yılında öğretmen seçim stratejileri ve yükseköğretim kurumlarının yönetiminde değişiklikler yapılmış ayrıca müfredat çalışmaları ve terör mağduru bölgelerde telafi eğitimleri gerçekleştirilmiştir.

Türkiye için 2016 eğitimde yüzleşme ve hesaplaşma yılı olarak değerlendirilebilir. Cumhuriyet tarihinin yarısından fazla bir süre örgütlenme geçmişi olan Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) temel stratejilerini eğitim üzerinden belirlemiş olması Türkiye’de eğitim tartışmalarının seyri açısından yeni bir safhaya geçilmesini zorunlu kılmıştır. Şüphesiz yaşanan bu travma, yalnızca Milli Eğitim Bakanlığını (MEB) sorumlu tutan bir durum değildir. Zira örgüt bilhassa dini ve manevi eğitimde yaşanan boşluğu büyük bir manevra alanı olarak değerlendirmiş ve sosyolojik ikna mekanizmalarını eğitim misyonu üzerinden kurgulamıştır. Süreç içerisinde örgütün en büyük yardımcısı dini ve manevi değerlerin kullanılarak ailelerin ikna edilmesidir. Güçlü bir toplumsal destek alan örgüt eğitimin tüm araçlarını kullanarak kendi çıkarlarına hizmet edecek bir kadro oluşturmayı başarmıştır. Türkiye 15 Temmuz’da kendi deyimleriyle “altın nesil” diye ifade edilen bu güruhun ihanetine tanıklık etmiştir.

Büyük bir dönüşümün başlangıcı olan 2016 yılında öğretmen seçim stratejileri ve yükseköğretim kurumlarının yönetiminde değişiklikler yapılmış ayrıca müfredat çalışmaları ve terör mağduru bölgelerde telafi eğitimleri gerçekleştirilmiştir. Milli eğitim ve yükseköğretimde gereken paradigma değişimini sağlamak için daha fazla yenileme çalışmasına ihtiyaç vardır. Paradigma değişiminde eğitim politikalarının tek başına uygulanması yeterli değildir.

15 Temmuz darbe girişimi örneğinde gördüğümüz gibi eğitim politikalarının sosyal politikalarla desteklenmeyişi, özellikle sosyoekonomik göstergeleri düşük olan bireylerin eğitim sürecine katılmalarında devlet dışı aktörlerin elini güçlendirmektedir. Bu nedenle fırsat eşitsizliği yaşayan, yoksul ve muhtaç her bireyin eğitim sürecine katılabilmesi için eğitim politikalarıyla birlikte sosyal politikaların da bütüncül bir şekilde uygulanması ve bu kesimin eğitimine devam edebilmesinde devlet mekanizmasının asıl aktör olması gerekmektedir. Devlet dışında farklı koruma sağlayacak yapıların boşluk alanı bularak güçlenmesinin sonuçlarının ne kadar ağır olduğunu 15 Temmuz açıkça ortaya koymuştur. Bu nedenle eğitim politikalarını yönlendirecek paradigma sosyal politikaların öncelediği ilkelerle desteklenmelidir.

Etiketler: