2014 Gazze Direnişi’nin Farkı ve Sürprizleri

Gazze'deki direniş hareketleri, bu defa askeri olarak daha etkili manevra kabiliyetine sahip olduklarını göstermektedir. İzzeddin Kassam ve Saraya el Kudüs Tugayları, Amerikan teknolojisiyle donatılmış İsrail ordusunu umulmadık sürprizlerle şaşırtmaktadır.

İsrail’in Sharon zamanında Gazze’den çekilmesi, direniş hareketlerinin İsrail’e karşı zaferi ve başarısı olarak algılanmıştı.

Filistin’de yapılan ilk demokratik seçimlerde Hamas’ın zafer kazanmasının ardından yaşanan süreçte, El Fetih ile Hamas arasındaki görüş ayrılığı, Hamas’ın Gazze’de kontrolü ele geçirmesiyle sonuçlandı.

Bundan sonra Gazze, İsrail ablukası ve Hamas ile anılır hale geldi. Hâlbuki Batı Şeria’da Hamas taraftarlarının olduğu gibi Gazze’de de El Fetih ve İslami Cihad gibi hareketler bulunmaktadır. Bu grupların da silahlı kanatları mevcuttur.

2008 ve 2012 Gazze saldırılarının ardından İsrail, 7 Temmuz’da Ramazan ayını dahi dikkate almadan Gazze’yi bombalamaya başladı. Bugüne nasıl gelindiğini ve İsrail saldırılarının gerekçelerini “Gazze’de olası senaryolar ve işaretleri” başlıklı yazımızda anlatmıştık.

İsrail tarafından Gazze’de yapılan katliamlara rağmen, direniş hareketleri bu defa İsrail’e karşı sürpriz hamleler yapabilmekte, yıllardır uygulanan ablukaya rağmen, İsrail’i şaşırtabilmektedir. İnsansız Hava Aracı ‘Ebabi’nin yanı sıra ani bir saldırıyla öldürülen ve esir alınan İsrail askerleri bu sürprizlerden bazılarıdır.

Gazze direniş hareketlerinin bu defa manevra gücü daha yüksek bir kapasitede savaşabilmelerinin çeşitli sebepleri var.

Bunlardan ilki barış ortamından doğan fırsatları direnişin iyi değerlendirmiş olması. Gazze’deki diğer direniş hareketleri ve Hamas, barış anlarında boş durmayarak, yerli yapım ve dışardan getirme gibi yöntemlerle silahlanmayı sağladı.

Hamas, Cihad ve Halk Cephesi özellikle de roketlerin geliştirilmesi konusunda önemli adımlar attı. Öyle ki Gazze’deki direniş hareketleri, 1948 Filistin’i olarak bilinen toprakların tamamını vurabilir hale geldi. Bunda, Mübarek’in devrilmesinden sonraki süreçte Mısır’da yaşanan iktidar boşluğu ve Mursi’nin bir yıllık iktidarı da etkili oldu.

Gazze’de direniş hareketlerinin nefesinin tükenmeyeceği, ancak İsrail kamuoyu ve yönetiminin pes edeceği yeni bir döneme girildiği söylenebilir.

Batı Şeria’nın yanı sıra, İsrail’in içinde yaşayan 48 Araplarının yaşadığı bölgelerde bu defa ortak hareket edildiği gözleniyor. Filistin halkı bir bütün olarak yerleşimler, Kudüs’ün bölünmesi ve Gazze bombardımanı gibi konularda birleşmiş durumdalar. 3 İsrailli gencin Batı Şeria’nın Halil şehrinde 13 Haziran’da kaybolması ve ardından cesetlerinin bulunmasının ardından 2 Temmuz’da bir Filistinli genç aşırı Yahudi gruplar tarafından kaçırılmış ve canlı canlı yakılmıştı. Bu süreçte Batı Şeria, Gazze ve İsrail içindeki 48 Arapları birlik oldu.

Arap ülkeleri ise 2012 saldırıları göz önüne alındığında, Gazze konusunda ortak bir tutum sergileyememektedir. Bu açığı, Filistin halkı kendi davasına sahip çıkarak kapatmaktadır. Filistinli gruplar arasında görülmemiş bir şekilde birlik ve beraberlik gözlenmektedir.

Mısır, Suriye ve Irak’taki fiili durum Filistin davasının artık ikinci plana itildiği gibi bir görüntü vermekteydi. Ancak Gazze’de yaşananlara dünya milletlerinin tepkisi, Filistin Davası’nın İslam âlemi ve özgürlükçü dünyada unutulmadığını göstermektedir.

Devletlerinin ve yöneticilerinin işbirliğine rağmen, halklar Gazze ve Filistin konusunda son derece duyarlı davranmakta ve bu durum Filistinli direniş hareketlerinin elini sahada güçlendirmektedir. Filistin halkı Gazze’ye kara, hava ve denizden uygulanan ablukanın artık kaldırılması için sonuna kadar mücade

Etiketler: