Size bir şey söyleyeyim mi? New York’ta süren FETÖ güdümlü şaibeli davanın bir amacı da 15 Temmuz işgal girişiminin üzerini örtmek. Bir başka deyişle ABD’nin birtakım kirli kurum ve aktörlerinin 15 Temmuz darbe görünümlü işgal girişimindeki rollerini görünmez kılmak. Önce 17-25 Aralık FETÖ kumpasını aklamaya, FETÖ’yü temize çıkarmaya çalışıyorlar.
Sonra da 15 Temmuz’un FETÖ ile bir ilgisi olmadığını iddia edecekler.
Gelgelelim, Türkiye o eski Türkiye değil. Bugün devletin ilgili kurumları canhıraş şekilde çalışıyor. Devlet, 15 Temmuz’da FETÖ’nün rolünün ne olduğunu zaten biliyor.
Üzerine gidilen husus, bu işgal girişiminde rol alan uluslararası aktörlerin kimler olduğu. Ve bu süreçte çok ciddi mesafe kat edilmiş durumda.
Geçen gün ABD konsolosluğunda görevli, FETÖ mensubu M.T. isimli şahıs bir ek ifade verdi; FETÖ’cü emniyet müdürlerini ABD’li savcıyla görüştürdüğünü itiraf etti. Bu son derece kritik bir ifade.
Başka söze ne hacet!
ABD, Türkiye’de seçilmiş siyasi hükümetten değil, FETÖ’den yana tavır aldı. Con Hallinan’ın Wikileaks belgelerinden aktardığı şu ifadeler ne kadar da çarpıcı: “Erdoğan yönetimi ve Gülen taraftarları arasında yaşanan politik çatışmada ABD’nin çıkarları bulunmaktadır.
Zira Erdoğan yönetimi, İsrail’e karşı düşmanca bir tavır sergilemekte ve Mısır’daki ABD destekli askeri rejime karşı çıkmaktadır.
Ayrıca Türkiye, Washington’ın tercih ettiği ‘serbest pazar ekonomisine‘ dayalı kapitalizme mesafeli yaklaşmaktadır.
Dolayısıyla gizli bir örgüt olduğu iddia edilen Gülen ve taraftarları, ABD’nin bölgedeki çıkarları için daha uygun bir aktör olarak dikkat çekmektedir.” (The Wikileaks File, Verso Yay., 2015, s. 262) Başka söze ne hacet!
[Sabah, 4 Aralık 2017]
