10 Soruda Şimdi Suriye’de Neler Olacak?

Dünya nefesini tuttu Suriye'den gelen haberleri takip ediyor. Cumartesi sabaha karşı ABD, İngiltere ve Fransa hava kuvvetleri Şam, Hama, Humus, Dera ve Süveyda şehirlerine operasyon başlattı. Peki bu operasyon ne anlama geliyor. Suriye'de 5 yıldır devam eden kaosu sona erdirebilir mi? Yoksa Suriye meselesi iyice çözümsüzlüğe mi itiliyor.

1- Trump Suriye’ye askeri müdahalede bulundu. Şimdi nasıl bir tablo var karşımızda?

Trump gerek twitter yoluyla gerekse de basına yaptığı açıklamalarla müdahale anlamında kendini oldukça bağladı. Bazı askeri hedeflerin vurulmasına kesin gözüyle bakılıyordu nitekim öyle de oldu. Aksi takdirde yüksek perdeden konuşan Trump’ın imajı oldukça zarar görecekti. Kapsamı itibariyle oldukça dar ve süre bakımından çok kısa bir müdahale var karşımızda. Bu açıdan ABD’nin hâlâ Suriye meselesinde net bir stratejisinin olmadığını, müphem bir reaksiyonla hareket ettiğini görüyoruz. Tabii bu müdahalenin ABD iç siyaseti açısından da bir karşılığı var. Bununla beraber şu soruyu sormamız gerekir: Geçen yıl yapılan saldırı sonrası Suriye’de ne değişti? Şimdi gerçekleşen saldırı sonrası ne olabilir? Kanaatimce sahaya yansımaları bakımından pek bir farklılık olmayacak.

2. Trump’ın attığı tweetler iç politikaya mı yönelik yoksa planlı bir politikanın ürünü mü?

Uzun bir müddettir ABD dış politikasında başıbozuk bir görüntü veriyor. Her bir kurumdan farklı açıklamaların gelmesine neredeyse alıştık. Pentagon’un tweetler ile ilgili soruları Beyaz Saray’a yönlendirmesi içeride ciddi bir görüş ayrılığının olduğunu gösteriyor. Kurumların herhangi bir meselede eş tutum sergilemesine artık nadiren rastlıyoruz. Dolayısıyla ABD’de güç merkezleri arasında çetin bir rekabetin olduğu çok açık görülmektedir.

3. Amerika’nın hem genel olarak hem de Suriye özelinde tutarlı bir dış politikası var mı?

Bu sorunun cevabını herhâlde Türkiye olarak en iyi biz biliyoruz. Zira Suriye meselesinde yıllardır ABD’nin tutulmayan sözleriyle karşılaştık ve bunların maliyetlerini yüklenmek durumunda kaldık. Hatırlayın Fırat Kalkanı Harekâtı başladığında Münbiç ile ilgili verilen sözleri. Bugün hâlâ Münbiç konusunda ABD adım atmadı. Bu açıdan Suriye meselesinde rejimin geleceği başta olmak üzere herhangi bir konuda ABD net bir pozisyon ortaya koymamaktadır. Sadece söylem düzeyinde gelişmeler var.

4. ABD’nin Suriye’ye müdahalesi Rusya ile sıcak çatışma doğurur mu?

Bu ihtimalin gerçekleşmesi aynı zamanda Üçüncü Dünya Savaşı demektir. İki nükleer gücün birbiriyle doğrudan karşılaşması ortaya çıkacak ateşin kolayca her yana yayılması manasını taşır. Bu açıdan ABD ve Rusya doğrudan değil ancak dolaylı olarak birbirlerine maksimum zararı vermeyi hedefleyecektir. Elbette uluslararası imajlarını korumak isteyen aktörler daha fazla risk alacak ve güçlü olmanın gereğini yapmaya çalışacaklardır. Suriye’de, vekillerin gücünü aşan bir boyuta geçildiği ortada ancak doğrudan hedef alınmanın maliyetleri oldukça fazladır.

5. ABD müdahalesi sonrası Rusya’nın yanı sıra diğer önemli güçlerin tepkisi ne olur?

Bölgesel ölçekte Suudi Arabistan ve İsrail gibi aktörler İran faktöründen dolayı ABD’nin askeri anlamda daha fazla müdahil olmasını arzulamaktadırlar. Trump’ın da Suriye’deki finansal maliyetler noktasında Riyad yönetiminden beklentileri yüksek. Keza Fransa ve İngiltere de ABD ile beraber hareket etti bu saldırıyla. Fakat ne kadarlık bir maliyet yüklenecekleri konusunda bir belirsizlik söz konusu. Onlar için de aslında en iyi seçenek ABD’nin bu sorunu kendi başına halletmesidir.

6. Amerika’nın Obama döneminden beri devam eden dünyaya ilgisiz kalma tutumu hangi şartlar altında tersine döner?

ABD’nin küresel siyasetten bütünüyle elini ayağını çekmiş olduğunu söylemek doğru değil. Sadece oluşan maliyetleri tek başına yüklenmek istemiyor. Güvenlik şemsiyesi sağladığı Avrupa gibi, Körfez ülkeleri gibi aktörlerin ellerini taşın altına koyması ve yapacağı en fazla katkıyı yapmasını istiyor. S. Arabistan ile ABD arasında imzalanan milyarlarca dolarlık anlaşmaları bu çerçevede değerlendirmek gerekir. Bununla beraber Trump yönetiminin daha şahin politikalar oluşturması kuvvetle muhtemel. Değişmediği sürece şu anki çalışma kadrosunda bulunan isimler buna çok müsait.

7. ABD’nin Suriye’de Rusya’yla karşılaşması sahadaki mevcut Türkiye-Rusya işbirliğini nasıl etkiler?

Türkiye açısından Suriye’de herhangi bir eksene bağlı kalarak dış ve güvenlik politikaları belirlemek oldukça geride kaldı. Çok temel güvenlik kaygıları var ve bu tehditler doğrudan ülkemize yöneliyor. Hangi aktör Türkiye’nin endişelerine daha makul yol haritaları oluşturursa Türkiye onunla beraber hareket edecektir. Bir konuda ABD ile çalışırsınız diğer konuda Rusya ile. Henüz çok keskin bir eksen hattının oluşmadığı söylenebilir.

8.Türkiye’nin Suriye’deki hedefleri nelerdir?

Türkiye’nin en hassas olduğu konu terörün kendisine alan bulması ve yapılanmasıdır. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekâtı bu amaca yönelikti ve halihazırda Münbiç ve Fırat’ın doğusu konusunda benzer kararlılık sürüyor. Terörden temizlenen bölgelere ülkemizdeki Suriyelilerin yerleştirilmesi ve Suriye’nin geleceğinin yine Suriye halkının iradesine bırakılması hedeflenmektedir.

9. Zeytin Dalı Harekatı’ndan sonra Türkiye’nin terörle mücadelesi nasıl şekillenecek?

Türkiye neredeyse bütün aktörleri kıskandıracak çok başarılı operasyonlar gerçekleştirdi. Hem DAEŞ hem de PKK’ya karşı oldukça güçlü cevaplar üretildi. Sahanın dinamiklerini ve mücadele yöntemini iyi okudu ve çok başarılı yönetti. Bundan sonrası için de sahayı tutmanın ve doğru hamleyi doğru zamanlamayla yapmanın peşinde olacaktır. Küresel güçlerin rekabetinden sahada oluşabilecek fırsatları iyi değerlendirmeye çalışacaktır. Hangi aktör kendisine sahada daha fazla imkân sağlarsa onunla işbirliği yapacaktır.

10. Dünya siyasetindeki mevcut gerilimler ve siyasi boşluk göz önüne alındığında yeni Türk dış politikasını bekleyen riskler ve tehditler nelerdir?

Elbette en kritik husus Suriye meselesidir. Suriye’de siyasi çözüme ulaşılması Türkiye’nin elini çok rahatlatacaktır. Tabii kendi hassasiyetlerinin gözetildiği bir çözümden bahsediyoruz. İran meselesinin de önümüzdeki dönemde ısınacağını göz önünde bulundurmamız gerekmektedir. Bununla birlikte terörle mücadele de yine dış politikanın önemli maddelerinden biri olacaktır. Halihazırda PYD-PKK’nın Afrin sonrası nasıl hareket edeceği dikkatle takip edilmelidir. Türkiye artık küresel aktörlerin kendisinden eksen belirlemeye zorlanacağı bir konumda değil. İşbirliğinin hakkını hangi aktör samimiyetle karşılıyorsa onunla çalışacaktır.

 

[Sabah, 14 Nisan 2018, Röportaj: İsa Tatlıcan]

Etiketler: